Ressamlığa
Geri Dönen
William Betts’in
Noktalarla Resim Sanatı
William Betts, Arizona State Üniversitesi‘nde resim üzerine eğitim aldı. Diploması bir kaç yıl boyunca duvarda asılı kaldıktan sonra Betts kariyerine Houston’da yazılımcı olarak devam etmeye karar verdi. 10 yıl boyunca bu alanda çalıştıktan sonra yaptığı işten sıkıldı ve resim yapmaya geri dönme kararı aldı.
Ancak Betts kısa dikkat aralığı sebebiyle resim yapmaktan da kısa sürede sıkıldı. Bu işi eski işiyle birleştirip daha ilginç hale getirebileceğini düşünen sanatçı bir robot geliştirdi. Bu robotu nokta şeklinde boyalar dökecek şekilde çalıştıracak bir yazılım hazırladıktan sonra tuvali makinenin altına yerleştirerek nokta nokta resmini işlemeye başladı.
Tıpkı bir örgü halı gibi dokunan resimler, canlı ve parlak renkleriyle oldukça dikkat çekiciydi. Yaptığı işi eğlenceli hale getirmeyi başaran Betts, hem eleştirmenlerden hem de sanat koleksiyoncularından büyük övgüler aldı.
2005 yazında Londra’da William Betts’in de sıkça kullandığı metro durağına yapılan terörist saldırı sanatçıya fiziksel hasar vermese de derin izler bıraktı. Güvenlik kameralarının varlığını ve işlevini sorgulayan sanatçı, Foucault’nun panoptikon teorisinden de etkilenerek insanların sürekli gözlenmesi fikrine odaklandı.
Güvenlik amacıyla kurulan sistemin insanları gözetlediğini ancak güvenliği sağlamakta yetersiz olduğunu düşünen Betts insanları bu kameraların bakış açısıyla göstermek istedi. Resim makinesinden renkli boyaları çıkarıp güvenlik kameralarının kullandığı gri tonları ile resim yapmaya karar verdi.
Bir resim fırçasındaki tüm kılların istendiği gibi kullanılamaması gibi Betts’in makinesi de her zaman istendiği gibi çizmiyor arada sırada bozuluyordu. Bu bozukluklar da ressam, makine ve boya arasında, daha sonra tekrarlanması imkansız bir uyum yaratıyordu. Makinenin ne zaman ne hatayı yapacağını kestiremediği için Betts’in kendisi bile ürettiği resimleri tekrar üretecek yeteneğe sahip değil.
Resim yaparken kullandığı araçlarla oynamaktan keyif alan sanatçı son sergisinde, resme bakma deneyimi üzerinde oynamalar yapmak istedi. Bu kez tuval olarak pleksiglas kullanan Betts bu materyalin yansıtma özelliğinden faydalandı. Makinesini pleksiglas üzerinde küçük delikler açacak şekilde düzenleyen sanatçı daha sonra bu boşlukları boya ile doldurdu.
Yakından bakılınca yan yana dizilmiş rastgele noktalar olarak görünen bu resimlere uzaktan bakıldığında hem resmin geneli hem de bakan kişinin aynalarla bozulmuş yansıması görülebiliyor. Betts böylece resimle aynı ortamda bulunmanın ve resmi birebir deneyimlemenin önemini artırıyor.