CAFER TURAÇ
Birleşik Bir Savaştır Alnımdaki
eşkıyalar ne kadar düşünürse candarmasız ölümü
farzımuhal ankara ne kadar dosyalanmış şehirse
tayların koşularda ne kadar uzarsa boyunları
müşterek intiharlar örtünen bir kadın ki
kesilmiş elleriyle düşler anneleşmeyi
sen yine de fasılada nikotin çekimiyle ölç
nereye çıkacaktır bu umut alaşımı/gecede kurşunlarım
tuba dallarına konuk kaç rüya yorduğumu
ve nasıl öğrenmişsem giderayak ayrıntısız sevmeyi
ey söylemeye kıyamadığım konuşkan vakitlerim
kalbim bu yarışta rakipsiz küheylandır
yavrum hücremizde ansızın ışıklar sönebilir
yufka alınlarını kara dirgen yap da gel
ki o küheylan ölüm gibi bende yarışacaktır
herdaim savaşa hazır girilir.
ve bir eksik mahkemede önce kalbini savun
geceleri savunmuş bir kadın ıslığı bil
alıştığımız hayat ki bir o kadar kahpedir
demek savaşmanın bir anlamı kollarım
öncümü fısıldarsa kara yorganlar gibi
sarındığım kara taşlar sevdiğim
yılgı bilmez kurşun gibi kanımda
atıldı mı sevdiğim.
senin şahan gözlerinden çıkarmalıyım kavganın encamını
hani yıkım fotoğraflarından kesip artırdığım
fotokopisini göçmen duvarlara çıkardığım ancak
bir yerin bir göğün şahit olduğu.
üçüncü vardiyasında fabrikanın yorgun
canın hayatımın gümrahlığını
ben böyle seversem kardeşlerimi oğlum daha çok
günlerini mahpus olmadan düşünmeyecek
daha duru sözler söyleyecek secdesiz geçen vaktine
yalan yok
ben böyle seversem kardeşlerimi
uğraşmayıp tıkız gürültüleriyle hayatın ve delişmen yüreğimi
ortaya koyup
ve kendi hallerimi yeryüzü malı sayıp
seversem kardeşlerimi ve bir o kadar seveceğim
tülbendi silahı ve öfkeyi.
yine de içimde senin şahan gözlerin geçiyor
midyatlı köylünün nasıl çınlarsa kulakları mermiyle
suriye’de urfalı bir gelin
nasıl hançerlerse yar hasretiyle bağrını
yakılmış zamanın giz çoğaltılmış dudaklarında
öylece ermeliyim çocuk bir afganlıda dağlılaşmış korkuya
öylece ermeliyim gül kokusuna sevdaya
bozlaşmış ölümler değil birleşik savaşlar kurmalıyım alnımda.