ZEYNEP SEYYAH AK
Bu Çıldırış Benim Hükmüm
Bir mucize gölgesi istiyorum senden çok şey değil
Sesini bileyen o zifiri mihrabın içinden
Bir mucize gölgesi
Yüreğini kalkan yapan kör karanlığa
İstila altındayken çığırından çıkıp gelen
O en uzaktan en yakına çekilen
Hem de hep aynıyken içindeki dilsizlikle
Kim hatırlatır beni şimdi sana
Şimdi kim yazar ey hattat
İnşirahı ummanlar üzerine yeniden
Kır kalemlerini
Külü mürekkebine kat
Eski bahçelerin harap sesleri
Çınlıyor kulaklarımda
Ruhsuzluk donanmış kıtalar boyu
Kızıla duran renklerin hasadını
Gümüş kanatlı kuşlara emanet ediyorum
Doğu rüzgârları kader dolu
Biliyorum kökleri hala sürgündür terennümün
Bu sonun başlangıcı
Her şey orada başlıyor
Yeniden soluk soluğa yeniden apansız
Bir şehrin soluk alışlarına benzerken
Aylardır görmediğim
Puslu göğün gözlerinden akan rehavete kapılan
Bir hiçlik senfonisi özümserken bir Anka’yı inciten
Ben bu ben!
Ey örtük bir nehre karışan hayatın çıplak gözleri
Öp hadi sen de öp çölün göğsünü bir tutam
Bir dua süresi ya da bir elif miktarı kadar uzun
Şaşkınlıkla her sese koşan
Her sese yağan
Her sesi boğan
Bir sicim gibi
Sessizliğin dağılmış incilerini
Hüzzam bir nakarat topluyor
Kimin umurunda kimsem bu çıldırış benim hükmüm ey
Kendimden başkası değil
Tüm anlamların anlamsızlığa mıhlanan tınısına eşlik eden
Tahripkâr ölesiye
Gündüzü karanlıkla örseleyen bu devinim
Benim değilmişçesine inkâr ettiğim
Tüm gizli sığınakları mahremim bir sözcükle aşikâr edecek kadar
Bir mucize gölgesi istiyorum çok şey değil