Bu Gidiş Nereye

SELAHATTİN YILDIZ
Bu Gidiş Nereye
 
Saplanıp kalıyoruz hayatın içine. Karmakarışık hayaller peşinde koşarken yanımızdan geçen yoksunlukları göremiyoruz. Varsa yoksa daha fazlasına sahip olma arzusuyla koşturuyoruz girdabın içinde.
 
Bizi kim kurtarır bu hengâmeden. Bize bizim sözümüzün geçmediği kertede kim sahip çıkar. Eşyanın hükümranlığı ve isteklerin çığlıkları arasında kendi sesimizi duymaz olduk. Her birimiz boynumuzda elektronik kelepçelerle peydah olmuşuz meydanlarda. Bir kalbimiz vardı onu kaybedeli çok zaman olmuş. Çin Seddi gibi uzunca duvarlar örüyoruz merhametin önüne. Çağdaşlarımızla yarış ediyoruz maddenin dürtüsüyle. Silahlar kurşun yerine zan yağdırıyor bedenlerimize. Pas tutmuş organlarımız yağsız kalıyor tabiplerin elinde.
 
Bizi doktorlar değil, sevgi kurtaracak. Bunu anlamak için çok zaman geçecek. Beyinlerimiz esir kampında kalmış kelepçeli mahkumlar gibi. Elimizden gelse torunlarımızın ilahı olacağız. Bu günü yaşamak yerine, yarının ve daha yarının telaşı içinde kaybediyoruz zamanı. Bizi ve isteklerimizi ancak toprak mı doyuracak. İhtiyacımızın yerine koyduğumuz gereksiz gereksinimlerin kazanını kaynatıyoruz. Körebe oynuyoruz, köşe bucak saklanıyoruz sokaklarda. Yalancı baharların muştusuyla çiçekleniyor petrolün atıkları.
 
Değer katmak yerine yük katıyoruz zamanın içine. Hörgüçlü develer gibi topluyoruz sırtımızda geleceği. Devesi olmadığımız yaşamın çölünde susuyoruz. Kaktüs dikenlerinden su bulup içerken dudaklarımız kanıyor kumlara. Kuralları koyanların çağdaş köleleri gibiyiz. Kırbacını en acımasız bir şekilde vuruyor çok rakamlı kartlarla. Boynumuzdan bağlanıyoruz dokunmatik ekranların ileri tuşlarında.
 
Bu gidiş nereye diye soramıyoruz. Çünkü öyle bir zaman tanımadık kendimize. Yarı robot halimizle yapay çiçeklerin kokusuzluğunda nasipsizleniyoruz zamanın hendesesinde. Şimdi sormak gerek, bu gidiş nereye.
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir