Büşra Kayıkçı’nın Tekli Albümü DG Classics’te

"Bring the Light"
 
Neoklasik Müziğin
Temsilcilerinden
Büşra Kayıkçı'nın
Tekli Albümü
DG Classics'te
 
Neoklasik müziğin temsilcilerinden Büşra Kayıkçı'nın tekli albümü "Bring the Light", köklü klasik müzik plak şirketi Deutsche Grammophon etiketiyle sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Kayıkçı, DG Classics'te albümü bulunan ilk Türk müzisyen oldu.

Klasik müzik endüstrisinde 123 yıllık tarihe sahip Deutsche Grammophon'un Project XII kapsamında hazırladığı kolektif albüm projesinin parçası olan neoklasik müziğin genç temsilcilerinden Büşra Kayıkçı, yıl sonunda piyasaya sunulacak plakta yeni özgün eseriyle yer aldı.
 
Kayıkçı, aralarında Moby, Sting, Max Richter, Vikingur Olafsson, Krystian Zimerman'ın bulunduğu DG Classics'te albümü olan ilk Türk müzisyen olarak tarihe geçti.

Çocukluğundan itibaren piyano, bale ve resim alanında eğitim alan Kayıkçı, mimarlık fakültesinde tamamladığı lisans eğitiminin ardından kompozisyon çalışmalarına başladı.

Minimalist ve neoklasik tarzda 9 eserden oluşan çıkış albümü "Eskizler"i 2019'da bağımsız olarak yayımlayan Kayıkçı, ikinci albümü "Tuna"yı geçen yıl piyano tasarımcısı David Klavins'in daveti üzerine Macaristan'daki atölyesinde Architizer ödüllü "Una Corda" isimli tasarım piyanoda kaydetti.
 
Kayıkçı'nın diğer bir teklisi olan "Doğum" ise geçen sonbaharda New York Theatre Ballet dans okulunun modern dans gösterisinde kullanıldı. İş birliği, The New York Times'ta işlendi.

Kayıkçı'nın Galata'dan esinlenerek yazdığı "Kuledibi no. 1" isimli çalışması ise The Wall Street Journal'de yayımlanan İstanbul temalı bir makalede müzik önerileri arasında yer aldı.
 
Büşra Kayıkçı, Türkiye'de de İKSV ve Zorlu sahnelerinde konser verdi.

Büşra Kayıkçı; 1990’da İstanbul’da doğdu. İç mimar ve piyanist olan sanatçı küçüklüğünde ailesinin yönlendirmesiyle Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde başladığı iki senelik piyano eğitiminin ardından, yedi-sekiz sene boyunca piyano üzerine özel ders aldı. Bunun yanında bale eğitimi alıp, resimle de ilgilenmeye devam etti. Ardından üniversite seçim dönemine geldiği zaman konservatuar veya diğer ilgilendiği bir alan olan resim bölümünü seçmek isteyen Büşra Kayıkçı, ailesinden bu konuda olumsuz bir tepki alıp iç mimarlık bölümünü seçti. Sanatçı İç mimarlık bölüm seçimini şu sözlere anlatıyor: “Sanattan çok uzaklaşmak istemediğim için mimarlık bölümünü seçtim. Bölüm seçimi yaptığım müzik üstünde çok büyük bir devinim yarattı ve Konservatuar’a gitmemenin eksileri kadar artılarının da olduğunu düşünüyorum.”
 
Kızının doğumu ardından yaptığı her şeye ara veren Büşra Kayıkçı; bu dönemde sosyal medyada yaptığı resimleri paylaştığı “Sulu Fikirler Atölyesi” hesabını açıp oldukça ilgi topladı. Bu hesapta paylaştığı resimlerde de olduğu gibi aldığı mimarlık eğitiminin resimlerine yansıdığını söyledi. Bu yoğun ilgi üzerine atölyesi kuruldu ve piyano derslerinin de atölyeye eklenmesiyle, atölye büyüdü.
 
Yeni çağın da getirdiği “minimalizm” akımının etkisi ile beste yapan Büşra Kayıkçı, daha az nota ve sık tekrarlar üzerine oluşturulmuş besteler yapıyor. Kendine örnek aldığı ve takip ettiği; Philip Glass, Chopin, Bach, Fazıl Say, Tuluyhan Uğurlu gibi birçok sanatçı da var. En büyük hayallerinden biri ise film müziği yapmak.
 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir