DAVUT ÇAKIR
Büyük Doğu Hazinesi Binbir Gece Masalları
Bundan asırlar önce, Hindistan üzerinden İran, Arabistan ve Anadolu coğrafyalarına doğru tutturduğu yolu nihayetinde tüm dünyada buluşturan Binbir Gece Masalları’nı, bugün- orijinallik değeri tartışılsa da- kapsamlı derlemelerden okumak mümkündür. Hal böyle olunca bana da bu büyük hazinenin büyüklüğünden bahsetmek veya mağaranın kapılarını aralayıp maruf haramilerin hazineleri arasında birkaç söz etmek düştü, diyebilirim.
Çocukluğundan bu yana, bu masallarla yakından uzaktan ufak bir ilişki sahibi olmayan kimselere pek nadir rastlanır diye tahmin diyorum. Çocukken okunan, özetlenerek resimlendirilmiş, illüstrasyonlu veya herhangi bir baskıyla size sunulmuş çocuk kitaplarındaki o büyüleyici öykülerin saraylarında, sokaklarında gezmek, sihirli kelimelerin dünyasına girmek – Borges’in Suç ve Ceza için söylediklerinden ilhamla aktaracak olursak- aşkı ilk defa yaşamak gibi, denizi ilk defa görmek gibi, Binbir Gece Masalları’nı keşfetmek de insanın hayatında önemli bir tarihtir.
Binbir Gece Masalları, Doğu anlatı geleneğinin klasik bir örneğidir. Ancak bu masalların dünyaca tanınmasında ve bilinmesinde etkili olanlar Batılılardır. Batı’da bu masalların ilk derleyicilerinden Antoine Galland’ın Arapça eski bir derlemeden yaptığı çeviriler bu sahada yapılmış en meşhur çeviriler olsa da ’ XIV. Louis sarayının nezahetine uygun bir tutumla’ uygunsuz kaçabilecek kısımların ayıklanması ve dolayısıyla anlatılanların bakirliğinin zedelenmesi tehlikesinden kurtulamamışlardır. Ancak Galland, Fransa’nın asillerine sunduğu bu hizmetiyle bugün birçoğumuzun muhayyilesinde ve kütüphanelerinde yer bulmuş bir hazinenin, Binbir Gece hazinesinin ve bu hazineyi takiben bir araştırma-inceleme ve çeviri silsilesinin ilk ateşleyicisi olmuştu.
Ancak Binbir Gece’nin asıl değerinin, 19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın başında bu masalları olduğu gibi Arapça’dan Fransızcaya çeviren ve aslına sadık kaldığını söyleyen Dr.J.C. Mardrus’ün çabalarından sonra ortaya çıktığı bilinmektedir. Bundan sonra çeşitli milletlerden birçok yazar ve edebiyatçı farklı nitelikteki çalışmalarıyla birçok çeviri hazırladılar. Binbir Gece Masalları, başta Fransa, İngiltere, Almanya ve İspanya olmak üzere birçok Batı ülkesinde tanındı. Bu Doğu hazinesi, ilk ravilerinden (icracılarından) bugüne dünyanın farklı coğrafyalarına büyük bir Doğu merakı taşımakta idi. Masalların bu denli etkili olmalarının evrensel nedeni, insanlığın, tarihin her döneminde masal ve fantastik öyküye karşı duyduğu ilgidir. Nitekim bu anlatıların gizemli, büyülü, ihtişamlı ve müstehcen maceralarla örülü yapısı insanlık muhayyilesinde sonsuz ilhamın adresi olmuştur.
Binbir Gece Masallarının ana teması ‘kadının sadakatsizliği’ üzerinedir. Bu anlatılarda sürekli karşımıza çıkan kadın-erkek ilişkilerinin tekinsizliği, yalan-dolan, aşk ve eğlence, ihanet, kılık değiştirme aldatma-aldanma, ifritlerle ve diğer büyülü güçlerle mücadele etme, kaderinden kaçmaya çalışan masal kahramanın kaderin pençesine düşmesi gibi motiflerle dokunmuş hikâyelerdir. Doğu anlatı geleneğinde olduğu gibi bu masallarda da kurnazca düzenlenmiş bir çerçeve öykü tekniği mevcuttur. Binbir Gece Masalları, Şah Şehriyar’ın karısının sadakatsizliğini görmesiyle başlar ve Şah, kadınların sadakatsiz olduğu kanaatine vararak ülkesindeki kadınlarla yattıktan sonra onları öldürmeye karar verir. Buna karşılık Şehrazad, bu katli durdurmak için kendini feda etme yoluna gider ve şahla yattığı ilk gece hem kendini hem de kendinden sonrakileri kurtarmak adına şaha sonu gelmeyecek hikayeler anlatmaya başlar. Bu yönüyle hükümdarın ‘kadının sadakatsizliği’ tezine feminist bir anti-tez oluşturduğu düşünülür.
Her gece anlatılan bu hikayelerde asıl ilginç olan çerçeve tekniğinin kurnazca tasarlanmış olmasıdır. Ana hikaye başka bir çerçeveye açıldıkça asıl hikayenin ana hatları unutturulur ve ilk başta bir karışıklık düşüncesi belirir. Bu masallarda merak duygusu sürekli tutulur ve dinleyici bir sonraki anlatının bir öncekinden daha ilginç ve daha büyüleyici olacağını düşünerek bütün hikâyeleri sonuna dek dinlemeye karar verir. Ancak, bu karmaşık yapının içinde saklı olduğu düşünülen gizli bir mantığın varlığı dinleyiciye sıklıkla hikayeleri karıştırma hissi verir. Nitekim Şehrazad hayatta kalabilmek için bu kurmaca düzenin kurnazca çerçevelerle birbirine bağlar. Masal içinde masal anlatan hikaye kahramanları, kaderlerinin gerçeğinden kurtulmak veya ölümden yakayı kurtarmak için en ilginç ve duyulmamış masalları anlatmakta birbirleriyle yarışırlar.
Binbir Gece Masalları’nın dünyasında kadınların ‘güvenilmez, samimiyetsiz ve hilebaz’ olduklarını yukarıda aktardım. Bu masalların dünyasında kadın, cinselliğini kullanarak türlü hilelere başvurur. Bu düşünce aynı zamanda aynı hayal dünyasında yaşayan erkeklerin en temel korkularını yansıtır. Bütün bu kadın-erkek meselesinin yanında yer tutan bir başka konu da zamanın ve mekanın tekinsizliği meselesidir. Bu dünyanın içinde barınabilmek birtakım heyecanlar gerektirir. Bir ifritle veya türlü acayiplikleri olan başka olağanüstü bir durumla karşı karşıya geldiğinizde en az masal kahramanı kadar gerçek ve ifrit kadar büyülü olmanız gerekir.
Binbir Gece’nin kahramanı hükümdarına en acayip, en inanılmaz hikayeleri anlatadursun, çerçeve içinde çerçeve açsın, üstelik okuruyla dinleyicisiyle herkes -bu çerçeve labirentlerden kurtulmak yerine-labirentin bir köşesine sihirli bir minder atıp rivayeti seyretsin! Biz de bu mirasın bugün birçok sanat dalında, birçok sanatkârın elinde yeni birer yorum ve Doğunun büyülü gerçeğinin özgünlüğüne bir atıf haline geldiğini tekrar hatırlatalım.
Şimdi düşünelim: çocukken annelerimizden işittiğimiz veya her nasılsa bir şekilde okuduğumuz daha masum ve daha az ürkütücü Binbir Gece Masalları ile bunların türlü müstehcenlik ve çocuk aklının alamayacağı hilelerle, çeşitli korku ve dehşet sahneleriyle örüldüğü asıl masal metinleri arasındaki uçurumun sebebi nedir? Sebebi şudur: Daha önce bir hocamın derslerinde üzerine basa basa söylediği gibi , ‘Masallar çocuklara göre değildirler; çocuklara göre-lileştirilmişlerdir. Çocuklar için süzülmüşlerdir.’ Binbir Gece Masalları da elbette içeriklerinden ötürü asıl haliyle bu sözlere uygun bir ‘temizlik’ aşamasından geçerek çocukların sofralarına sunulmaktadırlar. Eminim, benim gibi daha birçok insan çocukken okuduğu masalın asıl metindeki ürkütücülüğünü görünce şaşıracak ama buna rağmen bastıramadığı bir merak ve hayranlık duygusunu saklayamayacaktır.