CANER KUT
Büyülü Makine/ Kalp Pili |ÖYKÜ|
Cıvıldayan sokaklara açılan dört kapılı ve her kapısından birden girmek ve çıkmak zorunda olduğum apartmanın ilk ve son dairesinin alt ve üst katının çoğul ve tekil anahtar kümeleriyle tanımlandığı sembollerin çizdiği aynı ve çok farklı odalarında kalıyorum. Yalnız yaşıyorum ve etrafımda bin bir yalnızlıklarla çevrili bir çoğulluk var. Dairemin tavanı başımda taşıyabileceğim kadar alçak ve gözlerimi diktiğimde güneşe değecek kadar da yüksek. Gecelerim sessiz ve alabildiğince şamata içinde.
Çünkü türlü modellerde kapılar yapan, sözcükler diken, güneşi indirip kaldıran şarkılar söyleyip susturan, anlamsız şiirler bulan, ilâhiler meşk eden, saçma konular bulup saatlerce konuşabilen, üzerime şen kahkahalar atan ve sürekli cızırdayıp duran bir makinem var.
Sürekli yanımda taşırım. Kulaklığıma takar dediklerini dinlerim. Gölgemi bıraksam da onu bırakmam. Makinem beyazdır ve rengârenktir. Gece gündüz parıldar ve siyahtır. Onu ilk dinleyen ben olmadığım gibi en son dinleyecek olan da değilim. Öncekiler gibi ben de bir gün onu düşüreceğimden endişe ediyorum. O zaman tutup beni gömecekler; cıvıldayan sokaklara açılan dört kapılı ve artık her bir kapısından birden çıkmak zorunda olunmayan bir apartmanın son dairesinin tekil anahtarı içinden rastgelen tek bir sözcüğün içi açılıp konulacağım. Onu da bir özel kutuya alacaklar.