İSMAİL OKUTAN
Cam Kırıklar Var İçimde
Bir gül kuyusudur içimde açılan
İçinde fokur fokur kaynamaktadır aşk suyu
İçimde derin bir yaradır ayrılık
Bu yarayı açan aşkın da düşmanıdır
Çölde unutulmuş yaşlı bir ağacın dibine düşüp
Bir kayısı çekirdeğinden çimlenerek
Kimse görmeden sessizce büyümek
Sessizce yabani bir fidan gibi
Çölde ve gözlerden uzak olarak
Gizlice baktım yaprakların arasından göğün rengine
Sevdalandım göklerin berrak ve ihtişamlı tablosuna
İçimde derin bir kuyu gibidir yaralarım
İçinde fokur fokur kaynamaktadır aşk suyu
Acılarımın kaydı tenimden
Kaydını tutsam defterler yetmez
Kalemler tükenir kimsenin haberi yok bundan
Issız bir çölde unutulmuş bir ağaç gibi
Tanıyan var mı ki beni kayda alınsın acılarım
Şimdi nasıl kurtulur ökseye yakalanmış kuşlar
Nasıl yeşerir kurumuş ağaçlar
Ayrılık zor zanaat, derin bir yaradır içimde
Vakit saati gelince ay da ikiye ayrılır
Hangi vakit yaklaştı, nasıl ve neden ikiye yarıldı ay?
Sahipsiz hayattır bu kara gözlü çocukların öle öle yaşadığı
Tanımsız kaldım ben bu dünyada
Çıplak ayaklarla mayınlara basarak
Kendime gömüleceğim, ölüme yürüyorum adım adım
Neyle anılacak bu hayatta adım?
O bakışların izi kaldı gözlerimde
Aklımı çalar benden gülüşlerin
Ne acelesi var, beni neye uyandırır?
Acı bir şekilde bu çalar saat
Böyle sürüyor işte hayat peltek ve kekremsi
En ağır ve en kötü sancıları sürüyor üstüme
Misk gibi kokulu suların kuyusu içimdedir oysa
Karıncaları da sularım kuşları da
Kedileri da sularım ağaçları da
Kavmimin zulmünden kaçıyorum ben de
Sığınıp bir hıra’ ya ben de
Saklar mı beni örümcekler ağlarıyla?
Güvercinler yuva kurar mı kapımda?
Ben hamaklara ve şafaklara vurgunum
Cam kırıklar var içimde
Kırılmış bir çocuk kalbinden
Solmuş bir çiçekten
Kurşunlanmış camlardan
Ve kurşunlanmış kuşlardan kalan
Kalp kırıkları var bende.