Canım Ağabeyim Mehmet Çetin

SITKI CANEY
Canım Ağabeyim Mehmet Çetin
 
Sene ikibinyirmi, mevsim yine sonbahar
Gittin ve garip kaldık bu yeryüzü çölünde.
Yakan ayrılıkların sonsuz şarkısı kadar
Bin şiir yandı birden bir sigara külünde.
Ah hayattan daha çok bu dünyada ölüm var.
 
Vefa’da kaldı, yanık gençlik fırtınaları.
Artık İstanbul, eski İstanbul olmaz şimdi
Ne Çınaraltı ne de Sirkeci Tren Garı.
Bir rüzgâr gibi gelip geçen bir güzel demdi
Dili olsa konuşsa Ankara sokakları.
 
Sarsılmaz umutların vardı ve hayallerin
Ve derviş sohbetlerin kalbimize yazılı.
Artık bize senin kadar yürekten ve derin
Kim anlatır Mehmed Akif'i, Necip Fazıl’ı
Kim söyler hikmetini sevincin ve kederin.
 
Ne güzel anlatırdın Köroğlu destanını
Bir Köroğlu da sendin aslında bu zamanda
Anlatırdın mertliğin cömertliğin şanını
Bir heyecan sarardı yürekleri bir anda.
Ne güzel anlatırdın halkın ümmi yanını.
 
Yok olurdu seninle yoksulluk yanlarımız
Sevinçler taşırdın hep, cebinde tomar tomar
Şen olurdu seninle en mahzun anlarımız
Ne güzel söylerdin hep “insan dostundan umar”.
Eksildik bir can daha, eksildi canlarımız.
 
Yetmişsekiz’den beri, ne çabuk geçmiş zaman.
Ve şimdi sen Bağlum’da dünya derdinden uzak
Sesleniyorsun sanki: Yalan bu dünya yalan
Her sahnesinde cilve, her köşesinde tuzak
Her gün başka bir seyir, her gün başka bir talan.
 
Sen ki Kafdağı’nın ardına bile şahittin
Kafdağı’na tuttuğun aynan vardı seninle.
Gittin ve tekrar yazdın şiirini hasretin
Çekip gittin sessizce o cennetlik halinle
Ah canım Ağabeyim sessizce çekip gittin.
 

 

 

 

 

__________________
25 Kasım 2020 – Ankara
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir