CANER KUT
Celladın Söyleyemediği
Perde!!!
Dağ başımdır. Başım dumanlıdır.
Ağaçlar saçlarımdır. Rüzgârla dalgalanır.
Tabiat boyamdır. Güneş boyacım.
Beynim acı suyumdur. Yol arar, yol bulurum.
Her gün makasımdır. Keser biçer acıtırım. Şehre atarım. Önüme düşünce ağlarım.
Adalet ararım celladımın elinden. Azalırken gün be gün.
Arada konuşmalar duyarım. Sayıklamalar. Seyirler. Düşünmeler.
Başımdaki saçlarım adedince başlarım vardır ve her gün biri kesilecektir.
Acıdır beni yıkayan her sabahın ışığında ayın izdüşümünde. Yastığa koyamadığım başım. Her an bozulmanın korkusuyla saçlarım.
Durdurulamayan beynim. Kaderimin yeni tasarımlarıyla beyhude meşgulken. Hep çarptığım aynı duvar. Biliyorum tabutum çok dar. Ve ıslak toprağım. Beni bırakıp terk ettikleri. Ellerimle şekil verdiğim. Sonra yine ellerimle bozduğum.
Bir kördüğüm.
Celladım!
Karşındayım!
Ben sayıklarken. Sen keseceksin biliyorum.
Önüme düşen bu kıllar. Avuçlarımda kıldan testereler. Yırtar kalbimi. Her fırça darbesiyle çehremi. Siyah, sarı, kızıl, kahve, beyazzzz!..
Ölüyorum galiba. Başka nasihat istemem. Adaletin kestiği saçlarımı okşuyorum…
O’nun emrinle gelmişsen eğer başım üstüne.
İşte! Karşına geçip merdane belki müştakâne gülümseyeceğim.
(Perde kapanır; tekrar “perde!!!!” denir.)
Celladın Söyleyemediği