Dinliyoruz Seni Ey Sessizlik

HATİCE ÇAY
Dinliyoruz Seni Ey Sessizlik
 
Fatma Şengil Süzer’in altıncı kitabı Söyle Sessizlik çıktığında şu geçti içimden: Benim sessizliğim, bu sessizliği mutlaka dinlemeliyim.

Sessiz yaşayanlar bilirler, susabilmek, her söylenene karşılık vermemek, bir nevi sabır kabuğuna çekilmek nasıl yıpratıcıdır. Anlaşılmak ise oldukça zordur. “Sessiz yaşadım beni kim nereden bilecek” diyen Mehmet Akif Ersoy bu konuyu özetlemiş.

Benim sessizliğimin uzun zaman sonraki konuşması genellikle büyük bir öfke şeklindedir.

Tepkimi muhataplarım çok sert ve abartılı bulurlar. Oysa onca zamanın suskunluğu o anda toplu hâlde konuşmaktadır, bunu göremezler.

Söyle Sessizlik ise bendekinin aksine, yumuşak ve sitemli asla kırıcı olmadan konuşturuyor sessizliği. Söyle diyor sessizliğe neler gördün de sustun, nelere hüzünlendin, nelere kırıldın. Ve sessizlik usul usul anlatmaya başlıyor gördüklerini. “sigara izmariti/ cami avlusunda/ ruj lekeli ruj lekeli” [s. 47]

“yine düştüm dünyaya kımıl kımıl huzursuz/ bir kelam et, gülümse, bir kelam et/ yine ayrıl kenara çürük elma bu elma/ herkes gibi hizada duramıyor merhamet” [s. 46]

Kitabın giriş şiirinin adı ise Razı. Hâlinden memnun, rıza göstermiş şiirler kitabın başından sonuna kadar devam edip gidiyor. “şunu aldım şu beyaz/ kefeni daha bu sabah” [s. 36] Ölüm belki de bu kitapta kendine geniş yer bulmuş. Ölüm öncesi hâl, ölüm sonrası duyduğumuz his, ölüm duygusunun kalplerde uyandırdığı ürperti ve huzur. Ne Büyük Anneanne şiirinde ölümün büyüklüğü, bıraktığı iz, Gasil de yine o buruk hissiyat, Koyun Kuzu Koyun da kaçınılmaz bir gerçek olarak yer buluyor ölüm. Mecburen şiirinde ise ölüm için hazırlıktan bahis bulunuyor. Dünya hayatının ötesine dokunan şiirler bütün bunlar. Ve bizim de dokunmamızı sağlıyor. İçinde bulunduğumuz hayatın tek gerçeği olarak karşımızda duruyor.

Fatma Şengil Süzer hatıra niteliğinde şiirler de kaleme almış Söyle Sessizlik’de. Birilerinin öyküsü gizli bu şiirlerin arkasında. Saralı, Ceza, Sarıyı Seçtim Hocam Sararmış Ömür Gibi  ve Güneşin Çiçekleri bu şiirlerden. İçlerindeki hikâye, o yaşanmışlık hissi, samimi sesi ile kavrıyor okuyucusunu. İnsanın yüzüne hafif bir tebessüm, belki kendimize ait bir hatıranın o tatlı hüznü, ya da bir acı geliyor birikiyor. Her birinde anlatılana gitmemek mümkün değil. Bir bakıyoruz ki oradayız, şiirin içinde.

Son dönemlerde manevi hissiyatını kaybetmiş şiirlerin aksine, Söyle Sessizlik’de bizi incecik uyaran şiirler de var. Densiz, Sır, Oyun, Firari, Kürek Mahkûmu, Bekleyiş ve Larva bu şiirlerden. Dervişi bir teslimiyet, bir gizli dua, yakarış var bu şiirlerde. Âlemler ötesine sığındıran, insanı sarsan o güzel maneviyat.

Söyle Sessizlik’in kırılgan şiirleri ise, (belki de kendimi en çok bulduğum, defalarca okuduğum) Migren Ve Anksiyete, Uykusuz, Köprünün Büyülüsü, Yiğit, Küçük, Münzevi, Yağmurda Koşan, Kırdığım Kalpler Yüzünden, Elma Ve Eylül, Çürük Elma ve Sonsuz Terazi. Bu şiirleri okurken, gücenmişlik ve bu gücenmişliğin sitemle dışa vurumu gözleniyor.

Başkalarının acılarını da duyabilen bir şair Süzer. Çocuğun Yere Düşerken Çıkardığı Sessizlik şiirinde rahatça görülüyor bu.

Dili sade, ironisi güçlü, mısraları yorucu değil, günümüzde yaygın hâle gelen uzun mısralar, rap tarzı söylemler yok, kendi içinde belli bir ahenge sahip, anlam yoğunluklu, içi dolu dolu mısralar; öyle ki hiç sıkılmıyorsunuz. Tek solukta bitirdiğim ilk şiir kitabı Söyle Sessizlik’tir.

Cahit Zarifoğlu’ndan sonra ruhuma en yakın bulduğum şair Söyle Sessizlik kitabı ile Fatma Şengil Süzer oldu. Bana en yakın gelen ve kitabın arka kapağında yazılı olan “Migren Ve Anksiyete” şiirinden yapılmış olan alıntıyı buraya alıyorum:

ben artık çirkinim benim görme
kumbarada bozuk para
gibi sallıyorum herkesi
adam mı
adam sureti mi
ne yapıyor ne söylüyor ne yiyor
kimi seviyor kimi seviyor
kafamın içinde bir kafa
boyna soru soruyor
ben artık çirkinim incindim incinmekten
kalbimin içinde bir fili
taşıyıp duruyorken
gülümsemekten

 

24 Ağustos 2014 / Milli Gazete
 

 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir