SELAHATTİN YILDIZ
Dur İsrafil Dur Üfleme!
Kelimeler yardım dilenip
Hal bir anlam telaşıyla bakarken
Öylece boşluğa susuyor sancılar
Öylece bir anlam bekliyor her şey
Kalıyorum öylece
Kocaman bir varlıkta
Kocaman bir yokluk yaşayıp
Öylece kalıyorum
Susuyorum
Bulanık suda berraklığa susuyorum
Şehrin sirenleri arasında
Tek sese düşsün istiyorum notalar
Düşüncelerin çorak arazisindeyim
Soğuk, verimsiz
Kimse elini uzatmıyor
Kimsenin sesi yetmiyor
İnceden bir çığlık geliyor
Rehabilite edilemiyor zaman
İlaçlarını alamıyor buhran saati
Kırlangıçlar asfaltta yem ararken
Ruhum ayaklarımla üşüyor
Ruhum bir hale gibi dağılıp toplanıyor
Sonra küfleniyor saatler
Gri ve siyah nam sürüyor
Süvariler yenik dönüyor şehre
Ruhum hala üşüyor
Gün böyle geçemiyor işte
Çivisi paslı saat
Yarına gidemiyor
Ardıç kuşu gagasıyla tutuyorum yarını
Her tohum bir güne, her gün bir dağa bedel
Sur, dudağında İsrafil’in
Ben hala üşüyorum
Dur İsrafil!
Dur üfleme!
Üşüyorum!
Karanlıklar içinden
[ ‘Zünnûn’ ] gibi dönüyorum