Diltengi Dilteşne Dilzinde

MEHMET ATAK
Diltengi / Dilteşne / Dilzinde
                                                     
Ayşe Şasa için
 
Sustunuz
                        çoğaltıp ayetlerinizi saygıyla yastığınızın altında
            Kendimi dizlerinize bırakıp
            Uzak tren seslerine atmıştım ki
Sahi nasıl büyüttünüz siz o çıbanı?
                        sure çekip gözlerinize
                        kalakalmıştınız
                                                   kalabalığın tekririnde

Ödüyor muydunuz, alıyor muydunuz bir emanetin faizini?
            Bense engelleriyle meşguldüm düz yolların
            Bir de kuruyordum, tüm cesetlerimi sunabilseydim diye size
                                                  bir katliam geleneğinin dalgın bir anında
                                                                        bende unuttuğu cesetlerimi

Ne şir-i mader
Ne hane-i peder
            durur bir karabasan ağları, hâlâ, üstünüzde savaş mürebbiyelerinin
            Helme acısını cismimin
            İtikatsız sofuların seslerinden sıyrılıp
            Yetişir bu biteviye bitaraflık diye inlerken
Cisminiz acıyordu
Vurmuşlar hattateyn,
                                        alazlanmış şevkinize alavere
                                                                                habire

Yıllar geçmiş de yüz çeyrek
            gene demişler abileleridir, bitirim alaykelebeklerinin
            bilememişsiniz bitap, albastıdır bu diltengi
Üstü akşam
Altı ağır karanfil kokulu Cezayirli bir celep
            acep alıcıkuş muydu aracısı?
            sokmaya dururdu fikrinizde
                                               haksız ve bitimsiz bir iddeti
Ben kıvrılmış helisel zorlu isteğime
Bir suçüstü gelin edilmiş günaha
Güvey girerdim iğdiş
                                      tanyeri çağanozları misali, bihaber

Erken bir leyl-i kadrin sükûtu muydu?
Kapayışınız sözlerinizi Hira Mağarası’na
Yoksa bir hışmın gündüz korkusu mu?
            belli mi olur insankızıydınız siz de
            azar mı azardınız
            kapılıp yasemen kokunuzun zenginliğine
Zulmetmiştiniz kendinize…
                             oysa hakkı saklı değil miydi kendinizin de üstünde
Hani beyaz bir gemi patlamıştı
Tutup ince bileğinizden
                                           sizi çektiğim o mazgalda
Cismimizi yalayan binlerce şuursuz taban gölgesi
Ve sidik ve taşyoncası kokularının tersine rehaveti
Kalbine Cebrail serinliği değmiş gözlerinizdeki ürküntüyle
Sanmayın demiştiniz, örtecektir tarih göz yaşlarınızı

Titrediniz
                 duyunca felektir, o felek-i biaman
                                                                  diye başlayan albayı
Tersine yürüdü adımlarınız dinşikane gururunuzun geçmişinden
Sonra jabonlarını yırttınız güzelliğinizin kibrinin
                                                                          dilzindeydiniz
                                                                                                   nihayet

Şimdi yürümez Ebrehe’nin filleri bir size
Siz
Bende Kabe
                        Sahi nasıl büyüttünüz siz o çıbanı?
                        Anlatsanız ya gene otuz cüzle
                                                                               bu biçare palikaryaya

 

1990 / Uç dergisi

 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir