"Ölüm ve Ayna", yaklaşık otuz yıl edebiyat dünyasına ara veren Şakir Kurtulmuş’un üçüncü şiir kitabı. Geçtiğimiz sene okurla buluşan ikinci şiir kitabı ‘Yusuf’un Kuyusu’nun ardından bir kez daha berzah hayatında seyahat ettiriyor bizleri Kurtulmuş.
‘Yazgı’dır ölüm Kurtulmuş’un dimağında. Vakti zamanı gelince her birimizin kapısı, sonsuzluk alemine açılmak üzere çalacaktır. Kaçış yok:
Şair, ‘Huzur’a Yol’u yakın arkadaşı merhum Yazar A.Nedim Çeker, ‘Üsküdar’da Bahar’ı Üstad Sezai Karakoç, ‘Dağ Örtüsü’nü ‘Ustam’ diye hitap ettiği Cahit Zarifoğlu, ‘Yıldızlar Sevinir Gelişine’ şiirini ise daha bebekken kaybettiği biricik kızı Şeyma’nın anısına kaleme alıyor. Kitabın geneline hakim olan ölüm temasının ana öğesinin minik Şeyma olduğunu söyleyebiliriz. Edebiyattan uzak bir nevi inziva hayatı yaşadığı yıllarda kızını sonsuzluğa uğurluyor şair. Kaleminden ölüm, ayrılık, acı ve ebediyetle örülü mısralar dökülüyor onun ardından. Yıldızlar Sevinir Gelişine şiirini okuduğumuzda 12 Temmuz 1992’de yitirdiğini anlıyoruz şairin yavrusunu. Fakat yüreğinde o an öyle bir acı hissediyordur ki mevsim, ona göre yaz değil karakıştır:
Ebediyet vardır neyse ki. Ahiret inancı ayakta tutuyordur Şakir Kurtulmuş’u. Ebedî birliktelik öncesi kısa süreliğine ayrılmıştır kızından şairimiz:
Babasına şubat soğuğunu yaşatan hastane morgundan kabredir yolculuk minik Şeyma için. Toprak onun cennet kokusunu bağrına basmaya hazırdır. Çiğ taneleri, çiçekler, serviler, kuşlar ve melekler yeni konuklarını sevinçle karşılar. Mezarlığın çocuk korosunun “Hoşgeldin bebek” nidasını duyuyordur şair. Yıldızlar ve meleklerin gökyüzündeki şölenine de şahitlik ediyordur:
Yazımızı hüzünlü şairin berzah aleminde yolculuk yaparken Yahya Kemal’le karşılaştığı ‘Kırgın Gün’ adlı şiirin çarpıcı mısralarıyla nihayete erdirelim. Şiirin tamamını kitaptan okumanız temennisiyle tabi: