Ey Tanrım

NECATİ SARICA
Ey Tanrım
 
Ey Tanrım;
Bu delilik
Ve verdiğin cinnet olmasa, nasıl kalırdım ben bu hayatta
Nasıl dayanırdım verdiğin hiç tükenmeyen acılara
Kadere
Kalbimdeki onulmaz yaralara
 
Ağlamaya hiç gerek yokmuş Tanrım bu hayatta
Nasıl olsa her günümde hıçkırıyordu hayat bana
 
Uçsun kuşlar uçsun diye göğe dokunuyordu ellerim
Sanki bulutlardan hep kara bir haberi vardı dillerimin
 
Ve Tanrım
Ben sana inandıkça; imanım kanayana kadar gülümserdim
Ve bir türlü kendi içimde ben ölemezdim
Biliyorum
Ölürken bile ben sana hiç durmadan gülümserdim
 
Avuçlarıma içimden dökülen cennetin tozları içinde
Ve kalbimin içi yangın yeriydi cehennemin ateşiyle
 
Üzerime kan sıçramıştı iliklerime kadar işleyen inayetinle
Ve kan içime işlenmişti
Ey dedikçe ey yaratan
Cinnetimden her an bir cennet çıkaran
Ve bir türlü kendi halime beni bırakmayan
Yarattığı kaderin cilveleriyle hep benimle uğraşan
 
Ey Tanrım; biliyorum akıldan
Ve gönülden hasta yarattın beni
 
Rüyalarda bile ararken ben kayıp kendimi
Sen yazdın simsiyah bir kalemle kaderimi
 
İşte bu yüzden masumum bilerek kendi içimi
Ve hiç durmadan kanatıyorum kendimi
Ve hiç durmadan masumiyetimi 
 
Ey Tanrım
Ben senin yarattığın gibi kaldım
İçimdeki kavgayla hiç barışamadım
Ben sana gelene kadar bu şehrin gecelerinde
Gönül yorgunuydum kendi içimde
Ben sadece bir kader vurgunuydum her günümde
 
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir