HARUN KAYA
Fecir Öncesi II / Eğdiğinde Boynunu Başaklar
Şu Melendiz
Bildin mi sevdiğim
Bildin mi neresidir?
Sensiz yaşanmış günlerin
Ayakları soğukkuyularda
Bataklığa batmış çocukların
Serin çimlerin, meşelerin
Dağlarında çiğdemlerin
Ve yaz ortasında Temmuz'da
Eğdiğinde boynunu başaklar
Yüzümüze değen çiğ tanelerinin
Ve yudum yudum
İçtikleri çileleriyle öbek öbek
Çıtlık dişirmeye çıkmış
Ve geçiverince hatırlarından
Şükür guzum, şükür günümüze diyen
Ve rükûa varmış gibi
Toprağa yakın gövdeleriyle
Toprak yüzlü anaların, analarımızın…
Ve aşıverince Şelekin’den
Özlemleri kabartan kabaran özlemleriyle
Sürûr veren eşlerin
Ve Hasan Dağı kadar vakur
Kızıl Tepe gibi kambur
Ve adımız gibi mahzun
Bereketlerini ovasına Melendiz'in
Taşırmış kızların, kızlarımızın
Ve dağ gibi, toprak gibi, su gibi
Ve közleri üstünde kürsü gibi
Muhkem kadınların, kadınlarımızın
Obasıdır, yöresidir sevdiğim…
Bildin mi sevdiğim bildin mi?
Neresidir şu Melendiz?
Kırkların dipçik korkusuyla mecâlsiz
Henüz varmadan kırklarına
Her bir kırışığı kurumuş nehir yatakları gibi
Alınlarına kazınmış derin çizgilerini
Kasketleriyle saklayan erkeklerin
Ve harman başlarında harman olduklarında
Yufkalarını ekşimiş ayranlarına sabırla
Sabırla ve umutla bandıran
Yufka yürekleri, kuyulu hikâyeleriyle
Cesur dedelerin, ninelerin
Ve Yatsı sonrası yorgun uykuların
Ve Seher soluklanmalarının
Ve yokluktan kinâye
Rahmetten kesret tevekküllerin
Otağıdır, bucağıdır sevdiğim…