Gözyaşı Kasidesi

AHMET URFALI
Gözyaşı Kasidesi
 
“Nadide bir divaneyim baştan başa efsâneyim
Hicranım ahvâline mâtem güler ben ağlarım”
Esrar Dede
 
BİR:
 
Günahsız bir çift gözden akar gözyaşı
Masum çimenler üstünde çiğdir bahar sabahı
Titretirken naif dudakları tuzlu tadı
Bir şebnemdir kırmızı gül yaprağında 
Bir annenin ağlayışıdır çocuğu için 
Derin denizlerden çıkarılmış inci tanesi
Büyük sevdaların hüsranlı sonudur acıyla yoğrulmuş
Hüzzamdan bir ezgidir hüznün yanında
Yıldızlar kayarken gökyüzünde ve köpürürken denizler
Kimsesiz yetimlerin son sığınağıdır gözlerde büyüyen
İnsanlar azalıyor güleç yüzü sadaka bilen
Yoksul sessizlikler kuşatılıyor dar zamanlarda 
Yaradan’ın yüce bir bağışıdır ihsanlarla dolu
Ulu yönelişlerde ıslanırken seccade 
Gözlerin duasıdır eller açılmadan diller söylemeden
Rahmet kapısının girişinde dileklerle yüklü
Ruhlardaki depremi riyası olmayan tövbelerin
Bir göçmendir gözyaşı göz yurdunun ayrılmış
Ki bu yüzden çığlığına karışır hıçkırıkları
Soylu hasretler akıtır güzelliklere yorgun
Ululardan emanettir devredilir gözyaşı
 
İKİ: 
 
Kalbini yatırır bağlamanın koluna
Kahrını yüklüyor nağmesine şimdi gurbetin
Yüzünü dönüp sılaya doğru
Bir bozlak haykırır Anadolu yaylasına
Eşliğinde süzülür gözyaşı solgun yanağa 
Ağır ve kahırlı sevdalar gencecik omuzlarda  
Birbirine hüzün sunarlar yaşanmış kederlerden 
Uzun bir haykırıştır sevdaları kutlu kılan
Unutulurdu köşesinde tanık olmasaydı göçmen kuşlar
Kimseler bilmezdi kopup gelmeseydi yürekten
Sus ve ağlama artık gözyaşların ele veriyor seni
Matemini sarıyor gece korkulu karanlığıyla
Çılgın kısraklar üstünde uğulduyor rüzgâr
Ölümü hatırlatıyor gök gürlemesi
Sus ve ağlama artık sabırla sessizliğine dön
 
ÜÇ:
 
Ağlayın diyordu ağlamayana
Gözyaşı akıtıp o güzel insan
Dualar edildi gözyaşı ile
Rahmetin ümidi kabule yakın
Kalbe şifa verir içten ağlayış
Korkuyu dağıtan şefkat ışığı
Katı taşta ne ot biter ne de gül
Yeşerir toprakta binlerce çiçek
İnsan ki duygudur baştan aşağı
Gözyaşını dökmek insana mahsus
 
DÖRT:
 
Bir yetimin elleri arasındaysa başı
Hıçkırıkları duyulmuyorsa kanadı kırık güvercinlerin
Istırabın kıvranışına duyarsızsa gönüller
Ölmeye uzanıyorsa bir ceylan gözleri açık 
Çıplak ayaklara batan diken kanatmıyorsa yürekleri
Gece yıldızlara bakıp şarkılar söylenmiyorsa
Artık gözyaşı dökmenin vakti gelmiştir
 
BEŞ:
 
Ne şikâyet etti ne boyun büktü
Razı oldu ondan gelen her derde
Bir hicran bürümüş ufuklar sisli
Gözyaşı damlamış mezar taşına
Gizledi yaşını öz gözlerinden 
Acıyı akıttı gönül yurduna
Baharda açmadı tomurcuk güller
Sonbahar gazeli şimdi ümitler
Unutulmuş hikâyesi Mecnun’un 
Büyüsü bozulmuş efsanelerin
 
ALTI: 
 
Bahar gelmişken mavi gözlerine bin bir çiçekle
Doğumlarla çoğalırken az olan
Donanırken türlü rengini dünya mor-yeşil
Sarı saçlarınla sen nereye gidiyorsun
Niçin geriye dönüp dönüp bakarak gidiyorsun
Öğleye ulaşamamış güneşler gibi batıyorsun
Sensin gül tomurcuklarının ardından ağladığı 
Baharına kırağı dokunan gül de sensin
Annelerin en dehşetli depremidir hayatlarında
Ansız ve birdenbire gelmişken ölüm
Asude yaşantıların üstüne devrilirken dağlar
Yası hatırladıkça büyür sustukça çoğalır ıstırabı
Uzanmışsın yabanın toprağına boylu boyunca
Al-kanın kına olmuş o nazik ellerine
Sonra nurlu yüzündeki tebessümle kime bakıyorsun
Nereye gidiyorsun kanatları üstünde meleklerin
Yeni değil hayat karşısında yenilgisi masalların
Ve acımasızlığı gurbet ellerde hüzünlerle gelen akşamların
Tanımsız bir çiledir kor ateşin düştüğü her yürekte 
Ve uzak şehirlerin tenha sokaklarında kim duyar ağıdımızı
Artık gözyaşı dökmenin vakti gelmiştir
 
YEDİ:
 
Gökten damla damla iner gözyaşı
Ebemkuşağıyla taçlanır hüzün
Acının içine siner gözyaşı 
Fırtınalar başlar toprak yarılır
Pınar kuruyunca diner gözyaşı
Viraneye döner gönül çaresiz
Kederin üstüne biner gözyaşı
Hayat tuz basılmış kılıç yarası 
 
SEKİZ:
 
İçten kopan gözyaşı
Eritir en sert taşı
Kederler üstüne gam
Hüzünle gelir akşam
Yanağa süzülen su
Bir hicranın kokusu
Kalpte matem yazısı
Ruhun derin sızısı 
Başlıyor gönül yası
Tükenirken hülyası 
Kırık dal solgun çiçek
Görülen acı gerçek
Geldi ayrılık anı
Şimdi gurbet zamanı
Kirden arıt nefsini
Sen bulursun kendini
Bir hasretin türküsü
Gönüller üzüntüsü
Dert ile titrer sesi
Hayatın son gecesi
Her acıyla beraber
Buruk gözyaşı iner
 
DOKUZ:
 
Sakla son damlasını sevinç gözyaşının
Yeni efsanelerin ödülü olsun
 
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir