Gün Bugün Yarın Yarına Kalsın

SELAHATTİN YILDIZ
Gün Bugün Yarın Yarına Kalsın
 
Kavrulan kalbin çaresiz imdadına
Yetişen pervanenin boynu eğik dalıyız
Kelamın nağmesinde gönül hercümerç
Vuslatsız halvetin maşuku zindanıyız
 
Kanadım kopup acı bir suya düştü
Gönlüm balıkçılardan yeni bir yol dilendi
Ahlar göğe yükseldi her kayboluşta
Dert can bülbülüne yolda sitemgâh oldu
 
Kandiller yanınca gecenin âyanında
Yaldızlanıp parlardı hanemizde vaveyla
Güneş göz kırpınca düşer kandilin hükmü
Kaybolur cezbesinde aşığın rüknü
 
Meşk etmek için yürünen menzillerde
Yoldaki dikenleri hiç de fark etmemişiz
Gün bugün yarın yarına kalsın
Toprağa basıp da içini görmemişiz
 
Yaralarım avucumda halim dermansız
Merhem Sina çölü ten saray kapıcısı
Yar diye sızlayan ağyara meyleder mi
Yârinden ayrı kalsa yarın ona keder mi
 
Ey gam yükü taşır gibi su taşıyan bulutlar
Damlanız kalmadı mı bizi arındırmaya
Dudak yâr kurnasında susuzluktan çatlarken
Ciğer harman yerinde saman gibi budanmış
 
Dost aramak meşkiyle izlerken sineleri
Dost can evinimde hep bizleri beklermiş
Her kim aşkını unutursa evinde
Aşkı yakınında ona hep Fizan imiş
 
Toprak soyuyla balçığa bulanmış ten
Kadir-i Mutlak varken ateşten putlar neden
Kim ab-ı hayatla kaldı ki şu âlemde
Üç beş güne bin ziyanı arkadaş tutmak neden
 
Kuş kafesten uçmadan ateşini harlı tut
Onu ne sık ne bırak sakin ve yumuşak tut
Bugün gelmezse yarın veyahut
Dördüncünün kayığında sonsuza ilerleriz
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir