Güz Bahçesinde Dem Almak

SELAHATTİN YILDIZ Güz Bahçesinde Dem Almak

SELAHATTİN YILDIZ
Güz Bahçesinde Dem Almak
 
Baksana her taraf yine koyu bir sarıya büründü. Bozulur bağlar alınır hasat. Gün batmakta sanıyorsun, hayır yıl batmakta doğduğu yere. Bir heyecan, bir beklenti, bir hazırlık var mevsimde. Tohumlar birden beşe, ona, yirmiye koşmuş toprağın içinde.
 
Bağbozumu kelimesi hem heyecan hem de biraz hüzün barındırır içinde. Hüznü heyecanından çok, bereketi de hüznünden çok. İnsan dünyayı terk edene dek birçok güze şahit olur. Aslında her güz ömrün sonundaki güze bir hazırlıktır. Her yılın hasadını toplaya toplaya ulaşırız en son güze.
 
Sonbahar yılın bütün canlılığının sona ereceği demdir. Demlenmek sözü de ayrı bir sır barındırır içinde. Ham olmaktan dem olmaya giden yol, insanın yolculuğundaki serüveni anlatır bize. Nasıl ki baharda filizlenen çay kışa doğru demini alıp ağızlara tat veriyor, insanın hamlıkla başlayan filizleri meyvesiyle tat verir. Çay işlendiğinde hamlıktan kurtulup demliğe girer. İnsanın demliği ise olgunluğudur. Dem almayan insan çiğlikte kalır ve yaşı ne kadar ilerlerse ilerlesin rengini almaz ve istenen tada ulaşamaz.
 
Yaşamdaki maksat geride kalan her yılın gelecek için bir anlam ve değer katmasıdır. Anlamı olmayan şeyin değeri olmaz. İnsan başka gülmeli dem halinde. Başka sevmeli, başka insaf etmeli, başka değer vermeli her şeye.
 
Günümüz insanı geç demleniyor. Kendine dur demeyi öğrenmeyen insan hep baharda kalmaya çalışıyor. Dünyanın düzeninde bir mevsim yok. Güz mevsimi yaklaşmasına rağmen ve yaprakları birer birer sararırken, baharda olduğunu sanan insan; kış gelip karın yağmasıyla gerçekle yüzleşmek zorunda kalır.
 
İç doygunluğu yaşamadan, düşünce hasadını harman etmeden gönül ambarı dolmaz. Gönül ve akıl evlenmeden fikir doğumu gerçekleşmez. Fikrin doğumu insanı insani bir noktaya getirir. Yoksa bütün bir ömrü saplanıp kalınmış düşüncelerle yaşamak, insanın kendini tekrarıyla kısırlaştırmasıdır.
 
Oysa insan, her döndüğü virajda geride kalanları önüne katıp mihmandar etmeli kendine. Etmeli ki, dem almalı ve çiğlik yerine olgunluk başağı gibi içi dolu ve bereketli olabilsin.
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir