Hattat Muhammet Mağ’ın
Yeni Sergisi
Biriz Sanat Galerisi'nde
Hattat Muhammet Mağ'ın yeni sergisi, Teşvikiye'deki Biriz Sanat Galerisi'nde sanatseverleri bekliyor.
Türkiye'nin sayılı hat ve tezhip ustalarından biri olarak gösterilen Muhammet Mağ'ın birçok sanat koleksiyonunda çok sayıda eseri bulunuyor.
Toplam 10 eserin yer aldığı koleksiyona ilişkin açıklamada bulunan sanatçı, hat, ebru ve tezhip sanatının kullanıldığı koleksiyonun bugüne kadar denenmemiş özel bir çalışma olduğunu dile getirdi.
Muhammet Mağ, eserlerde hat sanatında kullanılan rika, talik, divani, celi divani ve kufi yazı türlerinden yola çıkarak "Hiç" kavramını ele aldığını belirtti. "Her yazı kendine ait estetik çizgileriyle dizayn edilerek, bir yazı formunda anlatıldı. Hiçlik bizim geleneğimizde var olan bir kültür. Bu anlamda hem hat sanatı hem de modern çağdaş sanatlarla gelenekten koparmadan yeni şeyler söyleme babında bu koleksiyon oluşturuldu." dedi.
"İnsanın doğumundan ölümüne olan süreci anlatmaya çalıştık"
"Sergi, ebru üzerine işlenmek şartıyla, modern çizgiler, temel sanat eğitimi kuramları düzleminde, insanın kendi hayatını anlatan süreçteki yaşanmışlığı ifade eden bir koleksiyon. "Hiç, aslında insanın kendisidir. Mesela levhanın birinde koca bir 'hiç' yazdık. Yani insan kendini büyük görür ama aslında evrene baktığınızda küçük bir zerredir. Tamamen bizim kültürümüze, inancımıza ait donelerle beraber, insanın doğumundan ölümüne olan süreci 10 eserde anlatmaya çalıştık."
Sanatçı, koleksiyonu yurt dışındaki sanatseverlerle de buluşturmak istediklerini söyleyerek, şunları aktardı:
"İnsanın sevinçleri ve acıları vardır. Hiçbir şair oturduğu yerden şiir yazamaz. Hiçbir ressam 'Canım sıkıldı, bir resim yapayım.' demez. Temelde bir arayış, acılar, sevinçler, hüzünler vardır. Aslında temelde, insanın kendisi var. Biz sanatkârlar toplumsal olayları ya da rahatsız olduğumuz durumları, sokak ortasında bağırarak dile getiremeyiz. Şair şiire döker. Bizim gibiler de kâğıt üzerine kalemle yazar."
"Sanatçımız insanın doğumu gibi ölümünün de süslü olduğunu ifade ediyor"
Serginin küratörlüğünü üstlenen Beylerbeyi Sanat kurucusu Ahmet Cihat Sancar da Muhammed Mağ'ın hattat ve müzehhip olmasından dolayı eserlerinde belli bir sınırın olmadığına dikkati çekti. "Çünkü müzehhipler, hatta göre tezhip yaparlar ama Muhammed Mağ'ın hem hattı hem de aynı anda tezhibi icra etmesi sebebiyle ortaya hat ya da tezhip disiplininin bir tık yukarısı, belki de yeni bir dönemin başlangıcı sayabileceğimiz 10 eserlik bir koleksiyon ortaya çıktı." dedi.
Sancar, koleksiyonda hiçliğin hikâyesinin anlatıldığına vurgu yaptı:
"Hattat Muhammed Mağ'ın ilk eseri Hiç'in Doğumu’nda bir daire görüyoruz. O daire içinde bir hücre, o hücrenin de hemen altında DNA sarmalını görüyoruz. Adeta bir ressam edasıyla hat üzerinden bir hikaye görüyoruz. Yani insanın doğumundan yeniden doğumuna kadar olan hikayeyi. Çünkü insanın ölümünü, yeni bir doğuş, başlangıç olarak görüyor sanatçımız. İlk ve son eser son derece altınla bezenmiş, tezhibi özellikle daha çok yapılmış. Arada kalan 8 eserde ise biraz daha sadelik var. Yani sanatçı, insanın doğumu ve ölümü arasındaki sürecin bir teferruattan ibaret olduğunu aktarıyor. "
Koleksiyonda yer alan "Hiç'in Yeniden Doğuşu" adlı çalışmaya da değinen Sancar, "Bu eserin ilk kısmında bir siyahlık görüyoruz. Aslında mezar taşını andıran bir ebru çalışmasıdır. Ebru çalışmasının üzerine de yine altınla bezenmiş 'hiç' yazısını görebiliyoruz. Mezar taşından itibaren altınla bezenme sebebi, tuba ağacının kökünün inancımızda altın olması hasebiyle böyle bir eser ortaya konuldu. İnsanın doğumu gibi ölümünün de süslü olduğunu ifade ediyor sanatçımız." dedi.
Ahmet Cihat Sancar, serginin Türk İslam sanatlarını yeniden canlandırma anlamında önemli bir çalışma olduğuna dikkati çekti:
"Hat sanatı, bir mabet sanatından ibaret değil. Birçok yerde farklı şekillerde görebileceğimiz bir sanat. Sergiyi, Türk İslam sanatlarının dünya üzerinde yeniden layık olduğu ihtişama kavuşması için bir başlangıç noktası olarak görüyoruz. Daha önce de Beylerbeyi Sanat olarak 'Milli Kültür Sanat Hamlesi' adlı bir proje başlattık. Yakın zamanda 20 şehirde yapacağımız sergiler, konferanslar, toplantılarla ve düzenlenecek atölye çalışmalarıyla, bunları ülkemize anlatmaya ve dünyaya duyurmaya gayret edeceğiz. Bu çalışmayı önemsiyoruz. Çünkü Türk İslam sanatlarının hakiki manada olması gereken yerde olmadığını, gerekli ehemmiyetin verilmediğini düşünüyoruz."
"Hiç'in Doğumu", "Hiç'in Sığınağı", "Hiç'in Hiçliği", "Hiç'in Arayışı", "Hiç'in Yolu", "Hiç'in İstikameti", "Hiç'in Karmaşası", "Hiç'in Çoğalması", "Hiç'in Parçalanması" ve "Hiç'in Yeniden Doğuşu" adlı eserlerin yer aldığı sergi, 19 Ocak'a kadar görülebilecek.