
Dolu Dolu
Hece Taşları
Dergisinin
100. Sayısı
Çıktı
Tayyib Atmaca’nın Genel Yayın Yönetmenliğindeki yine hece şiirleriyle dolu dolu olan Hece Taşları dergisinin Haziran 2023 sayısı olan 100. sayısı çıktı
Bu sayıda;
Şiirleriyle, yazılarıyla yer alan isimler:
Ömer Demirbağ, Talip Ayan, Zakir Fəxr, Mustafa Pınarbaşı, Yılmaz Öksüz, Haşim Kalender, Hüseyin Kaya, Hənifə Şəbnəm, Âşık Aliyar Arslan, Sezai Çiçek, Emine Savaş, Elvin Mütaliboğlu, Aslan Avşarbey, Sebahattin Karadaş, Üner Dilek, Osman Akçay, Ömer Ekinci Micingirt, Metin Özarslan.
“Hece Taşları” dergisinin 100. sayısında yer alan bu sayıya özel “Yüze Yüze Yüze Geldik” yazısını ve Hənifə Şəbnəm’in “Gecələr” şiirini tadımlık olarak alıntıladık, aşağıda okuyabilirsiniz.
Yüze Yüze Yüze Geldik
Fikir, insanın iç dünyasında toprağını arayan bir tohum gibidir. Bazen toprağa düşer düşer düşmez kurda kuşa yem olur. Topağı yararak günü selamlayan tohum ise önce fidan olur daha sonra da mevsimlerin yoğurmasıyla birlikte ağaç olup meyve vermeye başlar.
Geleneksel şiirimizin horlandığı, neredeyse yok sayılmaya başlandığı, zevkten, estetikten, iç sesten, manadan, mecazdan, metafizikten uzak, insana dokunmayan deli saçması sözlerin şiir olarak kabul gördüğü her çağda söylenegelmiştir.
Türk şiiri coğrafyasının toprakları o kadar mümbit ki ne ekerseniz ekin, ektiğinizden fazlasını alırsınız ama aynı toprağa yıllarca aynı tohumu da ekerseniz toprağı dinlendirmemiş hatta yormuş, bundan dolayı da zaman içinde toprağın verimsizleşmesine sebep olursunuz.
Aruz ölçüsüyle yazılan şiirlere “saray”, hece ölçüsüyle yazılan şiirlere “halk” şiiri denilmesinin altında yatan gerçek öyle tahmin ediyorum ki kendi şiir köklerimizin kazınması için ortaya atılan bu fikirler, zaman içinde benimsetilmeye çalışılmış ve bunda da başarılı olunduğu tahayyül ediyorum.
Aruz ve hece şiirinin yüzlerce farklı ölçü ve kalıplarıyla yazılan şiirleri tanımadan/okumadan, bu şiirlerin ruhundan gıdalanmadan günümüz “modern” şiirini yazdığını zannedenler hayatlarının bir döneminde bu şair/şiirleri tanıdıklarında havanda ne kadar su dövdüklerinin farkına varacaklardır.
Hece Taşları dergisi, biraz da kendi köklerimize dönmek, aruz ve hece ölçüsüyle yazılan şiirlerin de devirlerinin kapanmadığını ya da serbest şiir yazanların aruz ve hece şiiri talimleri yapıp, şiirin elde dokunan bir halı/kilim gibi nasıl göz nuru dökülerek dokunduğunu hatırlatmak amacıyla yola çıkmıştı.
Yol, yoldaşla güzel olur. Dört arkadaşla birlikte hazırlıklar yapmıştık. Yol güzergahları belirledik ama yola çıkacağımız gün gelip çattığında arkadaşlarım gelmediler. Kendi kendime ‘bu yolu tek başıma yürüyebilirim’ kararına vardıktan sonra 15 Mart 2015 tarihinde Eskişehir’de yola çıktım.
İnsan doğru bildiği yolda tek başına kalsa da zaman içinde yolda gönlüne göre yeni yoldaşlar edinebilir, bunu zaman içinde gördüm. İki yıl amatörce hazırladığım sayfa tasarımını Âdem Konan’ın desteği ile daha profesyonel hâle getirmeye çalıştım. Bu zaman zarfında yorulduğum, usandığım zamanlarda gerek derginin gidişatı gerekse içeriği ile ilgili, Tacettin Şimşek, Mehmet Durmaz ve özellikle derginin son okumasına yaparak en küçük bir ayrıntıyı gözden kaçırmadan her sayının bir önceki sayıdan daha güzel olması için gönül teri döken
Metin Özarslan’a ve derginin kapağı için on binlerce fotoğraf arşivini tarayarak güzel kapaklar armağan eden Yasin Mortaş’a teşekkür ederim.
Hece Taşları dergisi gerek edebiyat dergileri arasında gerekse e dergi olarak yayımlanan dergiler arasında devamlı kendini yenileyerek geleneksel şiirimizin yeniden edebiyat ortamına taşınmasına katkı sunmaya devam ediyor.
Ömrümüz oldukça, sağlığımız elverdiği müddetçe bir hoş seda bırakabilmek için hece sularında kulaç vurmaya devam edeceğiz.
Ne mutlu bizimle yolda olanlara, yoldaşlığını sürdürenlere…
HƏNİFƏ ŞƏBNƏM
Gecələr
Gündüz məni üzən dərdi-sərimi,
Yer gəzirəm atmaq üçün gecələr.
Ruhum göylər gəzir, xəyalım yorğun,
Göz həsrətdi yatmaq üçün gecələr.
Kipriklərim qələm olur yazıram,
Yazdığımı göz yaşımla pozuram,
Bir neçə bənd söz içində azıram,
Öz başımı qatmaq üçün gecələr.
Sinəm qəfəs olur, ürəyim bülbül,
Sevib-sevilməyə möhtacdı könül,
Ah-fəğan eyləyib hey ötür dil-dil,
Gülüstanda ötmək üçün gecələr.
İstədim sevgimlə gözəlləşim mən,
Kim qarğadı, dərdlə heykəlləşim mən?
Kiminlə bölüşüm yüngülləşim mən?
Qaçım gözdən itmək üşün gecələr.
Otağıma çökən zaman qaranlıq,
Sükût hâkim, Şəbnəm olur qurbanlıq,
Öz-özümdə güc gəzirəm bir anlıq,
Dərdimi tərk etmək üçün gecələr.