Warning: Attempt to read property "post_excerpt" on null in /home/asanatlar.com/public_html/wp-content/themes/sahifa/framework/parts/post-head.php on line 73

“Hece Taşları” Dergisinin 15. Sayısı

 HECE-TAŞLARI-15-sayı.-kapakKapakta
“Hayati Vasfi Tüşyürek”
var 
 
Tayyib Atmaca’nın Genel Yayın Yönetmenliğinde çıkan, yine hece şiirleriyle dolu dolu olan “Hece Taşları” dergisinin 15. sayısındaki isimler:
 
Hayati Vasfi Tüşyürek, Cemal Safi, Durdu Güneş, Ahmet Yalçınkaya, Erol Koca, İbrahim Türkhan, Şükrü Türkmen, Nuri Peksöz, Mehmet Taş, Durmuş Kaya, Ramazan Kılıç, Hızır İrfan Önder, Muaz Ergü, Savaş Çakır, Zekeriya Yılmaz, Mehmet Gözükara, Ali Kemal Mutlu, İsmet Taşyürek, Haşim Kalender, Abdulhakim Eren, Hasan Konç, Tacettin Şimşek
 
Hayati Vasfi Tüşyürek’in “Nedim’e Mektup” şiirinin yer aldığı “Hece Taşları” dergisinin 15. sayısında Muaz Ergü’nün “Hayati Vasfi Tüşyürekyazısı var.
 
HAYATİ VASFİ TÜŞYÜREK
Nedim’e Mektup
 
Âşık Veysel Eliyle
 
Hey Veysel Nedim’e uğrarsa yolun
Laleler sarardı soldu diyesin
Zevkine doyduğun şu İstanbul’un
Bizlere çilesi kaldı diyesin
 
Sâdâbatlarında sefa sürdüğün
Taşına acemi kurban verdiğin
Altını üstünü cennet gördüğün
Şehir çör çöpünen doldu diyesin
 
Uzat ki yetişsin suya elini
Yaptık vatan millet sahil yolunu
Fatih’in dev gibi bir heykelini
Dikmenin zamanı geldi diyesin
 
Büyük sultanlara deme bu hali
Sorsalar da cevapsız koy suali
Kanıyor içimde yara misali
Ayasofya müze oldu diyesin
 
Lâhuri şallardı güzelin tadı
Moda çıktı alttan üsten budadı
İslâmbol’muş amma eskiden adı
Nerdeyse İslâmbul oldu diyesin
 
Çöken çöktü boş bulduğu arsaya
Piyasamız esir karaborsaya
En iyimiz çanak tuttuk parsaya
Çıkarcı payını aldı diyesin
 
Otuzda kocaldı hakkı bilince
Fazla yazamadı kanun dilince
Anlatacak gerisini gelinde
Vasfi sana selam saldı diyesin.
 
 
MUAZ ERGÜ
Hayati Vasfi Tüşyürek
 
Kahramanmaraş şairleriyle, âşıklarıyla meşhur bir şehrimiz. Pınarlarından adeta şiir kaynıyor, derelerinden türkü akıyor, bulutlarından söz yağmurları yağıyor. Mümbit bir kültür toprağı… Hayati Vasfi Taşyürek de bu bereketli toprağın bize sunduğu değerlerden. 1931 yılında Afşin’in Tanır Beldesinde doğuyor. Annesi ve dayısının izini takip ederek âşıklık geleneğine uygun şiirler yazıp, söylüyor. Kurumsal eğitim almadan kendini yetiştiren biri. Ustası âşık Ferahi Ona Vasfi mahlasını veriyor. Doğduğu Tanır Beldesi, yüksek tepelerle çevrili bir havzadadır. İçinden Hurman Çayı akar. Yani dağlara, tepelere bakıp bakıp Hurman Çayı’nın akışındaki eşsiz şiiri dinleyerek büyür insanlar. Şair olmanın, şiir söylemenin en doğal hâl olduğu bir doğa… Taşyürek’in fıtratı şiire yakındır. Küçük yaşlardan itibaren şiirle hemhal. Şiirin ikliminde…
 
Soyadının aksine ipek gibi bir yüreği var Hayati Vasfi Bey’in. Duyarlı… Gönül Sazı şiirinde “Mızrabı sert vurma gönül sazına/Kırılır telleri bağlayamazsın…” derken o inceliğe dokunuyor. Sertliğin, hoyratlığın kırıcılığını, kıyıcılığını söze getiriyor bu mısralarla. Taşyürek, milletini çok seven bir ozan. Her dem türküler söyleyen, türküler söyleten, gönülleri uyandıran gönül eri. Köroğlu, Veysel misali… Anadolu’yu bize yurt yapan, buraları bizim kılan düşüncenin, mirasın, mantığın, mantalitenin ayrılmaz takipçilerinden aynı zamanda. “Yesevi’nin çeşmesinden akmışım/Mevlana’nın gözleriyle bakmışım/Yunusların tezgâhından çıkmışım/Senlik benlik dosta giden yol mu ki/Yağız Osman tuğ dikince Söğüt’e/ Edebali gül yolladı yiğide/Öz gardaşım Abdal’ı da beyi de/Sarışınım esmerim de el mi ki” diyor. Birliği, kardeşliği, Anadolu mayasını getiriyor mısralara. En samimisinden sesleniyor mısralarında.
 
Şiirin o sonsuz iksirinden doya doya içen Hayati Vasfi Taşyürek aynı zamanda memleketi Tanır’da belediye başkanlığı da yapmış. Halkın içinde, hemşerilerinin yanı başında. Fildişi kulelerde oturup,  biteni seyretmemiş. Tanır’a sosyo/kültürel alanda birçok değer katmış. Ayran Dede Parkı bunlardan sadece biri. Belediye başkanlığı gibi seçilmiş bir makamda da bulunan Taşyürek makam, mansıp, koltuk, şan, şöhret sevdasının da boş bir heves olduğunu görmüş. “Boşa aramışım köşkü, sarayı/Buldum sultanları çullar içinde/Sessizce gezermiş pirler alayı/Gülüp geçtiğimiz kullar içinde” diyerek bu yüce hakikate parmak basıyor.
 
Memleketi Afşin’de 1964’den itibaren Efsus isimli bir gazete çıkarıyor. Birçok şair ve yazarla yarenlik ediyor. 1990 yılında Ankara’da geçirdiği bir kalp krizi sonrası vefat ediyor. Afşin Belediye Başkanı Mehmet Fatih Güven Onun ölüm yıldönümünde düzenlenen bir programda şunları söylüyor: “Aramızdan çıkan, bu topraklardan beslenerek gördüklerini kâğıda dökmüş ve sadece Tanır'a, Afşin'e, Kahramanmaraş'a değil tüm Türkiye'ye malolmuş ulusal bir değerimizdir. Başka insanlarla bir araya geldiğimizde bana Afşin'i anlat dediklerinde Hayati Vasfi Taşyürek diyorum, Âşık Mahzuni Şerif diyorum, Âşık Hacı Yener diyorum. Çünkü bu insanlar yaşadıkları yerleri o kadar güzel anlatmış ki, bizlere de bu değerleri anlatmak kalıyor.”
 
Yazımızı şairin Tarifsiz Hasret şiiriyle nihayetlendirelim:
 
Sevda ne demektir? Gönül şehrini,
Bir tatlı bakışa satmayan bilmez.
Yalnız gecelerin zalim kahrını
Hayale sarılıp yatmayan bilmez
 
Kimine gurbetmiş dağların ardı
Ölseydi mahşere çaresi vardı
Benim başımda ki dermansız derdi
Vefasız Dostları bitmeyen bilmez
 
Diyemem kaç sene, sayamam kaç ay
Unutmak mı? Unut demesi kolay
Bağrımda ki sancı nasıl bir olay
Yâri ele gelin gitmeyen bilmez
 
Teselli kalmadı melalim için
Varsa örnek verin ahvalim için
Çektiğim çileyi bir zalim için
Gençliğini heder etmeyen bilmez.
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir