Hece Şiirleriyle
Dolu Dolu
Hece Taşları
Dergisinin
42. Sayısı Çıktı
Tayyib Atmaca’nın Genel Yayın Yönetmenliğindeki yine hece şiirleriyle dolu dolu olan Hece Taşları dergisinin 42. sayısı çıktı.
Bu sayıda şiirleriyle, yazılarıyla yer alan isimler:
Temur Melik Dedekurt, Nuri Peksöz, Ali Göçer Yörükoğlu, Mustafa Pınarbaşı, Ali Kemal Mutlu, Ahmet Yalçınkaya, Özgür Çoban, Mustafa Ayvalı, Abdulhakim Eren, Azade Turap, Həmən Həşimqızı Əkbərova, Erol Koca, Âgâhî, Ali Yurtgezen, Ali Rıza Kaşıkçı, Yaşar Özden, Çağan Azizoğlu, Mustafa Ferit Yıldız, Tayyib Atmaca, Məmməd İlqar, Ahmet Erener, Seyfettin Karamızrak.
“Hece Taşları” dergisinin 42. sayısında yer alan Tayyib Atmaca’nın “İşte Geldik Göçüyoruz Dünyadan” yazısını ve Temur Melik Dedekurt’un “Kendime Öğüt” şiirini tadımlık olarak alıntıladık, aşağıda okuyabilirsiniz.
TAYYİB ATMACA
İşte Geldik Göçüyoruz Dünyadan
Ömür ağacında her akşam üstü, bir yaprak boyanır hüznün rengine, gündüzler kısalır geceler uzar, hatıralar almanağı doldurur, hayaller yarına yolculuk yapmaz, bir düşten bir düşe geçmeler biter, işimiz çoğalır kârımız düşer, her sabah sesiz bir besmele çekip, hanın öbür kapısına yürürken, gözlerimiz ufuklara takılır, daha dün yuvada ötüşen kuşlar, kanat çırpma talimine başlarlar.
Dostluklar azaldı yalnızlık arttı, söz bakıra döndü sukut gümüşe, bereketi kaçtı hayatımızın, birbirinden kaçar hısım akraba, başka adreslere taşındı herkes, hasreti sildiler lügatlerinden, gurbet nasıl bir şey sıla neresi, kimsenin aklında yer etmez oldu, sevinçler azaldı dertler çoğaldı, şükür dilimize uğramaz oldu, hâlâ sırtımızda dünya küfesi, canımız çıkıyor haberimiz yok.
Yüreğimiz borlaşmaya başladı, ektiğimiz biçtiğimiz yalnızlık, tutkumuz arzumuz heva ve heves, baktığımız gördüğümüz bir serap, her gün törpülenir insan yanımız, herkesin elinde bir terazi var, kimse tartısını kalbiyle yapmaz, kimsenin aklına fakirlik gelmez, ellerimiz titrer infak ederken, dudaklarımıza kuşlar tünemez, her günün dökümü yarına kalır, boyumuzu aşar gider borcumuz.
Peşi sıra uçtuk nasip kuşunun, işte geldik göçüyoruz dünyadan, nereye gittiysek orası gurbet, artık göğümüzde ne turna geçer, ne yârimiz kaldı haber salacak, zarflarla kayboldu aşk mektupları, artık “lambalarda alev üşümez”, “kim bülbül ölüsü kim gülkurusu”, eski zamanların meseli oldu, konuşarak anlaşmayı unuttuk, susarak konuşmak uzun sürüyor, hâl dilinden anlayanlar kalmadı.
TEMUR MELİK DEDEKURT
Kendime Öğüt
Dedekurt’um kendin olmak dilersen
Râzı ol kendinden, ele imrenme!
Taa yürekten söyle, bir söz söylersen
Eğilen, bükülen dile imrenme!
Yüksek ol, nâmerdin eli ermesin.
Engin ol, mert senden uzak durmasın.
Kök ol, derine dal, kimse görmesin.
Tez ölür; çiçeğe, dala imrenme!
Kudret elden gider gençliğin erir,
Zaman ne yâr olur ne de yol verir.
Şeytan her günahı güzel gösterir.
Düz git; eğri-büğrü yola imrenme!
An gelir dört yanın birden çevrilir,
Kurduğun saraylar bir bir devrilir.
Gün gelir göklere doğru savrulur,
Ateş ol; dumana, küle imrenme!
Sarpta gezme, gidilecek yolu bul,
Sağlam düşün yapışacak dalı bul,
Ara, dolaş her çiçekte balı bul,
Arı ol; peteğe, bala imrenme!
Dedekurt’um sevilirsin, seversin.
Mevlâm her âşığın muradın versin…
Her kul gibi nâdide bir cevhersin.
Kendine bak, başka kula imrenme!