Dolu Dolu
Hece Taşları
Dergisinin
45. Sayısı Çıktı
Tayyib Atmaca’nın Genel Yayın Yönetmenliğindeki yine hece şiirleriyle dolu dolu olan Hece Taşları dergisinin 45. sayısı çıktı.
Bu sayıda şiirleriyle, yazılarıyla yer alan isimler:
Temür Melik Dedekurt, Erdal Noyan, Əyyub Qiyas Abasov, Rahilə Dövran, Mustafa Sade, Osman Aktaş, Gülçin Yağmur Akbulut, Ramazan Yanar. İsmail Kutlu, Mehmet Gözükara, Cevat Akkanat, Cemal Divanî, Recep Şen, M. Emin Türkyılmaz, Şeyhmus Çiçek, Əjdər Yunus Rza. İlhan Yardımcı, Mustafa Ayvalı, Kadir Altun, Köksal Cengiz, Ahmet Doğan İlbey, Mustafa Doğan, Halit Yıldırım, İsmet Erdal. Abdullah Gülcemal, Lütfi Kılıç, Necibe Taşkın Çetinkaya.
“Hece Taşları” dergisinin 45. sayısında yer alan Tayyib Atmaca’nın “Seksek Oyununu Tek Kendin Oyna” yazısını ve Temür Melik Dedekurt’un “Gelme Bir Daha” şiirini tadımlık olarak alıntıladık, aşağıda okuyabilirsiniz.
TAYYİB ATMACA
Seksek Oyununu Tek Kendin Oyna
Sen insan kalırsan bu sana yeter, gerisi angarya fasarya işler, kimin burnu göğe değerse değsin, topukları yeri delerse delsin, varsın oyalansın nefisleriyle, şeytanın atıyla cirit atsınlar, alsın ellerine oluklu kılıç, sağa sola sallasınlar sana ne, har vurarak harmanını yaksınlar, gece gündüz putlarının başında, pervaneler gibi fır fır dönsünler, servetin üstüne gurk yatanların, tutmak sana düşmez çetelesini.
Her gün gam dağında türküler yakıp, kime hâl diliyle haber salarsın, uzakları gören gözlerde fer yok, yakınında duran seni görmüyor, bezirgânlar çarşısını teğet geç, sen yarana yarayacak yârânı, ararken kendini bulmaya çalış, deli veli çizgisini kendin çiz, seksek oyununu tek kendin oyna, şeyhleri uçurmak sana mı kaldı, içinin göğünü ateş sarsa da, senin sabır kumaşını yakacak, icat edilmedi dünya ateşi.
Zamana mekâna takılma boş ver, insan damarların kurumadıysa, gönül toprağını pıtırak diken, sarar diye korkuyorsan aşk olsun, varsın kim kime kulp takarsa taksın, el elin etini çiğneyip yutsun, insan yediğinden ve içtiğinden, variyetli iken vermediğinden, borçlu olduğunu zaten biliyor, sen desen de demesen de sözünü, o yine havanda suyun dövecek, senin bakiyende bir of kalacak.
O geldi bu gitti falan da filan, kuyruğunda kırk bir düğüm de yalan, hinlikte pinlikte gezenler gezsin, senin avuçların günde beş vakit, gökteki karara sâdık kalır mı, zulüm başkasına dokunsa bile, kendi yüreğinde deprem olur mu, gökte bulutlara gözünü yumup, kirpiklerin damlaları sağar mı, ötelere daldığında içine, gün ışığı sızıyorsa bu iyi, say ki uyuyordun birden uyandın, vardın şükür kapısına dayandın.
TEMÜR MELİK DEDEKURT
Gelme Bir Daha
Sevdiğim git artık, açma yaramı
Gözüm yaş dolsa da gelme bir daha!
Sorma günlerimi ak mı, kara mı
Bahtım kış olsa da gelme bir daha!
Sevgi bahçesine ektiğim güller
Her gün gözüm gibi baktığım güller
Senin hâtırâna diktiğim güller
Sararıp solsa da gelme bir daha!
Anladım bu aşkın bir sonu yokmuş
Dağları sarp kaya, yolları yokuş
Peşinde çırpınan gönlümdeki kuş
Hep darda kalsa da gelme bir daha!
Yetmez mi çektiğim dünya kahrını
Akıttın içime sevda zehrini
Vur git tabutuma hasret mührünü
Dedekurt ölse de gelme bir daha!