Sözlük anlamı itibarıyla; bilgelik, Allah’ın insanlar tarafından anlaşılamayan ilahi maksatları, gizli sebep, öğüt verici söz, eski dilde fizik, felsefe anlamlarına gelmektedir. Yargıda bulunmak anlamına gelen Arapça “Hükm” masdarından gelmektedir. İbranice ustalık anlamına gelen “Hokhmah” kelimesiyle aynı semitik kökene dayanmaktadır. Ancak, hikmet kavramı İslam dünyasında o derece zengin bir anlam dünyası kazanmıştır ki, kelime kendi semantik boyutlarını fazlasıyla aşmıştır. Adeta kendisi başlı başına bir anlam kazanmıştır.
Yüce Yaratıcının isimleri arasında bulunan hatta bazılarınca İsmi Azam arasında kabul edilen Hâkim isminin kaynağından beslenen hikmet, insanı varlıktan Yaratıcıya götüren bir idrak yoluna dönüşmüştür. Bu perspektiften bakıldığında, varlık âlemindeki mana ve esrarı idrak keyfiyeti, özellikle varlık âleminin arka planına nüfuz çabası öne çıkmaktadır. Hikmet, bu yüzden görüneni sabite olarak kabul edip onun ötesindeki manasını ve izdüşümünü idrak kabiliyetini ifade etmektedir. Bu gizli mana ve derin arka plan, Allahın âlemi yaratmakta neyi murat ettiğini bilmek ve hissetmektir. Hatta bu sadece bilgi ve his olmayıp, salih amel işlemek ve erdem ile uyumlu olmak fiillerine taalluk etmektedir. Halk arasında da varlığın esrarına vakıf olmak, Allahın gizli maksatlarını bilmek anlamlarını taşımaktadır. Bu yüzden hikmet sahipleri sır sahipleri olarak bilinirler. İtidal veçhesiyle bakıldığında, akıl kuvvetinin vasat mertebesidir. Hakkı hak bilip imtisal etmek, batılı batıl bilip kaçınmaktır. Bazen de bizatihi bu sırrı açan ve ifade eden sözlere hikmet denir.
Hikmet saatlerine gelince, biliriz ki zaman da katman katman esrara sarılmıştır. Hikmet de esrarın ta kendisidir. Hikmet saatleri denildiğinde o yüzden esrar içinde esrar olan bir gül rumuzunu anlarız. Bu gülün her yaprağı ayrı bir esrardır. Esrar esrar ile gizlenmiştir. Ancak, bu gizlilik kapalılık anlamında esrar değildir; eşyanın hikmetlerle donatılmış olarak yaratılması ve mutlak biçimde abes olmaması demektir. Dolayısıyla, buradaki esrar açıklığa, buğu duruluğa, bilgisizlik bilgiye ve yaşanan olumsuzluklar ise razı olunmuş bir ferahlığa dönüşür. Hikmet saatleri bu kutlu ve bereketli ferah zamanlardır. Hazreti Aliye (RA) izafe edilen şu söz ne de güzel şerh eder ferah zamanları :“Düşündürücü ve hikmetli sözlerle ruhlarınızı dinlendirin! Zira bedenlerin yorulduğu ve zayıfladığı gibi ruhlar da yorulur.”
Hikmet saatlerini idrak eden ve yaşayanlarda büyük bir itminan ve iç huzuru duyulur. Hikmet ruha ferahlık, kalbe rikkat ve akla duruluk verir. Bu saatlerde ne dünyanın bugününden bir gam ne de yarınından bir endişe vardır. Sonsuz bir teslimiyet, derin bir itminan duygusu hüküm sürer. Acılar bal olur, ağılar (Zehirler) şifa olur, dikenler gül olur. Kaybettiklerimiz servete, sonlu dünya acıları sonsuz ukba meyvelerine dönüşürler. Hikmet dolu bakışlar, adeta yaşadığımız dünyadaki eşyanın sabit hakikatlerini değiştirirler. Eşya anlamını kazanıncaya ve meyvesini verinceye kadar tekâmül eder. İnsan da tekamül eder, fazilet ve kemal sahibi bir insan olur.
Hikmet saatleri dünyanın perdelediği dünya ötesinin görüldüğü, hissedildiği saatlerdir. Bu öylesine bereketli zamanlardır ki; ilim, adalet ve hilmden (Yumuşaklık) doğan değerli sıfatın sahibi sadece insanları değil, bütün diğer canlıları adeta kendine cezp eder. Kuşlar ellerine konar, sevimli hayvanlar paçalarına temas ederler. Muhtaç insanlar, meczuplar, eşyanın ötesini görenler onların etraflarında dolanırlar. Adeta ilim ve adalet “Hilm” kuşağının etkisi altına girmişlerdir. Orada merhamet ve hikmet çisil çisil yağar bereketli kalplere. Bu merhamet bazen kalpte yumuşama bazen de gözde yaşlar ve ruhlarda mukaddes hüzün halinde tecessüm eder (Cisimleşir). Varlıklar nasıl hikmet sahiplerine akmasınlar ki? Hikmet ile varlıklar gerçek anlamlarını kazanırlar ve zenginleşirler. Mescidi Nebevide kendisinden Sevgili Peygamberimiz (SAV) ayrıldığı için ağlayan hurma kütüğünün ağlaması (Hanin-ül Ciz) mucizesini bir de hikmet odağından bakalım. Bir taş da olsa hurma kütüğü de olsa varlığının anlamını ifade ettiği ölçüde değerlidir. O anlamı idrak eden Hikmet Sahipleri bu yüzden övülür.
Eski Yunandan gelen Felsefe ve diğer matematik ve fen bilimlerine de Hikmet denilmiş olsa da asıl anlam dünyası daha geniştir. Hazreti Peygamberin (SAV) duasını hatırlayalım: “Allahım (cc) bana eşyayı künhüyle (Bütün hakikatiyle) göster”. Maddi bilimler bu idrak araçlarından bir kısmıdır. Ancak, Hikmet araçları hem daha çeşitlidir hem de bir kısım pratikleri zorunlu kılmaktadır. Bu yüzden, Hikmet daha ziyade İslam dünyasının özgünlüğünü taşımaktadır.
Sadece mücerret (Diğer şeylerden soyutlanmış anlamında) bir kavram mıdır Hikmet? Tabi ki hayır. Hikmetin yine dünyamızın diğer merkezi kelimeleri olan “Basiret”, “Feraset” ilişkisini görmek gerekir. Eşyanın görünen ve görünmeyen yüzünü görmek için şarkın bu iki asil kavramına mutlak ihtiyacımız vardır. Kaldı ki, bunlar Kuranda ve Hadislerde o kadar çok övülmüşlerdir ki, neredeyse Kamil Müslümanların bir vasfı olarak anlaşılmaktadırlar. “Müminin ferasetinden korkunuz” cümlesi işte böylesi bir taçtır.
Dünyayı gerçek anlamı ve güzelliğiyle anlamaya ne kadar da muhtacız bugün? Çevrenin, toplumun, insanların ve yaşamın ta kendisinin gerçek değerini anlamak için ille de hikmet nazarına sahip olmalıyız. Ve hikmet saatlerine eriştiğimizde, zamanın esrarını hissettiğimizde uyanık olmalıyız, duyarlı olmalıyız…
________________________________________