NİLÜFER ZONTUL AKTAŞ
Hüzün ki Yüreğin Perdelerini Aralar
Ilık rüzgârlar eser bir an ruhumun pencerelerine
camları hafiften titretse de okşar ılgıt ılgıt…
Bir an gökkuşağını konuk eder pencereler
rengârenk gülümser, küçük damlacıklar arasından…
Bir anda buğusunda kaybolur kara bulutların
gri fiyonklar düşer pervazlarına
ve bir anda har'man yeri pencerelerin en arka duvarları
olgunlaşmış ekinleri biçme zamanı
en çokta b/içilen ürün hüzün işte…
Ve Bir'i hatırlama
“Allah kuluna yetmez mi” ayetiyle
ruhun kubbelerine dalga dalga yayılan duruluk…
Ve durgun göllerin sahipleri nilüferler gibi sessizce salınış
bağlayış bedeni sükûta…
Ve sonra içine güneşleri doğuran şiirler yükselir
göğsünün en alaca karanlığından
harIı duvarlarına buz gibi d/okunan şiirler
k'ağıt olur ruhun pencereleri
y'akan cümleleri sessizce gömmüş k'alem'e
kâğıt, kalem ve ben…
B/ağlaşırız birbirimize ilmek ilmek
ve uğurlarlar bir süre sonra kara geceler b/izi…
Üşüyen güneşi ısıtırız
eseriz rüzgârın saçlarına
söndürür küllerimiz yangınları
uyandırırız kalbin gözlerini
kapanan göz kapaklarına rağmen
hüzün ki yüreğin perdelerini aralar
…