Sevgili dostum Necati Sarıca elinde Orient’den yayınlanan yeni ve ilk şiir kitabı “Hüzün ve Bela” ile bir müjde gibi çıkagelmişti serin bir sonbahar akşamında…
Kitabı elime alır almaz hemen okumaya koyulmuş ve daha ilk şiirde kitabı tekrar tekrar okumadan edemeyeceğimi anlamıştım. Çünkü tümüyle şairin kendisine özgü çok yeni ve bir o kadar da güçlü bir söylem vardı şiirlerde.
Sarsılmıştım daha ilk şiirde her yürek sahibi gibi ki sarsılmamak mümkün değildi. “Hüzün ve Bela” her dizede yeniden ve yeni bir sesle yüreklerimizdeki yaraların kabuklarını yeniden kaldırıyordu:
Şair bununla yetinmiyor, umudun sesini de en dokunaklı ve en yüksek sesle haykırıyordu:
Bu dizelerin hepsi kitaptaki, kitaba adını veren ilk şiirden…
Sonra “Solgun Çiçekler“ var,
diye biten. Sonra “Toprağı Isıtmak”, “Gül sağımı”, “Kara Zambaklar”, “Toprak”, hangi birini saysam, tam 50 şiir var kitapta.
Hele “İmkânsız İsa” diye bir şiir var ki onu özellikle anmadan geçemeyeceğim:
diye başlayan şiir,
diye devam ediyor.
“Hüzün ve Bela” Necati Sarıca’nın yayınlanan ilk şiir kitabı dedim ama hemen belirtmeliyim ki bu genel anlamıyla bilinen ilk kitaplardan çok farklı. Ne şairin ilk şiirleri bunlar, ne de şair çiçeği burnunda şiire yeni başlayan biri. Necati Sarıca uzun yıllardır yazan ama yazdıklarını bir yerde yayınlamayan bir şair.
Öyle sanıyorum ki şair şimdiye kadar yazdıklarından bir seçme yaparak hazırlamış bu kitabı. Onun için “Hüzün ve Bela” oldukça iyi demlenmiş şiirlerden oluşuyor.
Kitapta her ne kadar “Hüzün ve Bela” daha çok “Kerbela” anlamında yer almışsa da şiirlerin bütününde şairin; çağımızın, yaşadığımız günlerin hüzün ve belalarına da kendi özgün bakışıyla tanıklık ettiğini görüyoruz.
Şair bunu yaparken de hepimizin bildiği sözcükleri umulmadık bir şekilde yeni ve güçlü imgelere dönüştürüyor ve en yalın söyleyişinde bile şiirinin büyülü dünyasına anında çekiyor bizi.
Yeni bir şiir damarıyla, yeni bir şiir ırmağıyla karşı karşıyayız.
Şiir kitaplarının çok az yayınlandığı, yayınlananlarının da dağıtımının neredeyse hiç yapılmadığı, yapılamadığı bir edebiyat ortamında bütün olumsuzluklara rağmen her iyi şiirin olduğu gibi “Hüzün ve Bela”nın da eninde sonunda okuyucusuyla buluşacağına inanıyorum.
Ve şairin “Selam” şiirinin sonunda dediği gibi: