ALPER GENCER
İltihap
sular çekilince ay ürkek bir koyun oluyor göğe
ceketimi alıp şehre soyguna iniyorum
gece oldu mu çocukları katlayıp kaldırıyor sokak
ekmeğin koktuğu yerde beni bekliyor yârim
salyalar, şüpheler ve endişeler saçarak
elimde bir mektup var kimden bilmiyorum
kelimeler sürülmüş lügatlerin namlusuna
öyle bozulmuş, öyle bozulmuş ki seni anlamak
ey suyun kıyıya bıraktığı köpük
düşmüş bir kaledir artık okumak
ne yapsam denk düşmüyor birden vazgeçiyorum
paketime bakıyorum: son beş sigara
o denli, o denli uzaksın ki yarama
aramızda dolaşmak için uyuyorum kitaba
bir süre sayfaları çevirir gibi yapıyorum
çalıyorum anlamları salıyorum kuşluğa
sırtımı çıkarıp asıyorum kamburumu
iskeletim külçe gibi direniyor boşluğa
incitmesin kabre giren gövdeni toprak
kıpırdan
rüzgar çıkmasa da bu gün akşam olacak
kutsamadan sev kutsamadan terk et evlerini
tufanın biri
nuh’u aramaya koptu say ellerimi
ey sürgün yaram sızlayabildiğin kadar sızla
dört duvarı bulanlar çatısız da sevişiyor
enfes bir nefestir terin, raptoluşum bahane
ama tenhan yine uzak
yine yalnız kendine çalışıyor
Aralık 2015 / Devrim ve Çay