SELAHATTİN YILDIZ
İntihar Edip Yaşamaya Çalışmak
Kalbinin katilisin madem, hadi tutukla aklını.
Aklın hesap verdiğinde kalbin öldüyse şayet, cezasını kim vermeli.
Vicdan aklı hapse koyarsa, zekân seni hangi yola sürmeli.
Hangi yolcu kalbin ve aklın olmadığı yolda menzile varır.
Hangi menzil kabul eder bu eksik yolcuyu.
Kalbini kendine küstürme ey insan.
Kalbin ölürse geri kalanlar seni yolda bırakır.
İnsan yok etmeye başlamadan, öncelikle kendini öldürdü. Hiçbir polis ve yasa kendini öldürene ceza veremedi asırlardır. İnsan önce intihar ediyor sonra yaşamaya devam ediyor.
İnsan dengeler bütünüdür. Hangisini kaybetse zincir bozulur ve eski ahengini taşıyamaz. Dünya da insan gibi dengeler bütünüdür. Nasıl insanda eksilen insanı bilinen kıymetinden uzaklaştırırsa dünya da her geçen gün kıymetten düşüyor.
Dünya her geçen yüzyıl dengesini iyice kaybedince daha yeni sorunları bağrında barındırmaya başlıyor. Dünyanın bağrı yandıkça insanın da yanıyor. Ama gerçek şu ki dünyanın bağrını insan yakıyor.
İnsan dünyaya ne kadar vahşice dokunduysa dünya da aynı dokunuşla insana mukabelede bulunuyor. İnsani değerler kayboldukça insan özünden uzak düşüyor.
İnsanda öz nedir sorusu cevap arıyor bu defa. Öz ari olandır. Her suyun bir kaynağı vardır. Suyun kaynağında yatar çıktığı yolculukta dokunduğu yerlere bırakacağı hayat. İşte öz toprağa değince yeşertir kuru toprağı. Değince can verir kuruyan dudaklara. Su hep özünde durdu. Ama insan sözünde duramadı. Özünü bozdu. Hem suların kaynağını kuruttu hem de kendi yaşam alanlarını.
Hani bir darbımesel vardır insanların dilinde “insan özünü kaybetmemeli” diye. Bunu birçok zaman birçok kişiden duymuşuzdur. Dün söylendi bugün de söylenmeye devam ediyor. Bu söz ne zaman söylendi bilmiyoruz. Şunu bilebiliriz ama, bu söz söylenmeye beş bin yıl önce başladıysa şayet, demek ki beş bin yıl önce bozulmaya başlamış öz. Yani bu, bugünün değil dünün bugüne bıraktığı bir mirastır.
Özü kaybettiğimizden beri “mış” gibi yapmaya başlamışız hep birlikte. Bu döngünün değişeceğine pek kanaatim yok. Karamsar olmak değil, bal gibi gerçek bu. İnsan değişmeyecek dolayısıyla dünya da değişmeyecek.
Sevgi çemberi içinde kalmayı başaranlar bu dünyada kıymetli bir duruş bırakacak ardında. Rahat bir hayat sürmeseler bile kıymetli bir geçmiş bırakıp gidecekler. Onlardan biri olmak sanırım yeterli. İnsanlığı değiştirmeye gücünüz yetmez biliyorum. Ama kendimize söz geçirmek konusunda iki yüzlü olmayı bırakabiliriz.