MEHMET ALİ BAL
İsm-i Musavvir Saatleri
Esma-ül Hüsna’dan olan İsm-i Musavvir’deki Musavvir kelimesi “Her mahlûka kendine has suret veren” manasını taşımaktadır. “İsm-i Bari’” ile birlikte zikredilmiştir. Bari’ kelimesi ise “Bütün mahlûkatı yoktan var eden” manasındadır. Buradan da anlıyoruz ki, suret verme fiilinin yaratma fiiliyle yakın ilişkisi vardır. Suretleri yaratma (Halık), suret verilen eşyayı yaratma, eşya ve suretler arasında tercihte bulunma, en güzel surette (Cemil) yaratma, yaratmayı irade etme (Murid) nihayetinde de yaratma kudretini izhar etme (Kadir) gibi değişik Esma-ül Hüsna ile irtibatlıdır.
Mücerret kelime manası itibarıyla “Savvera” fiili “Bir şeye suret vermek, suretli kılmak, şekillendirmek”; “Savvera –Sad Vav Ra- el emra” gelirse “Vasf etmek nitelemek” anlamına gelmektedir. Ali İmran, 6. Ayette “ Rahimlerde dilediği gibi sizi şekillendiren O’dur (cc)” buyrulmaktadır (El- Mevarid). Bu anne rahminde şekillendirme meselesi insanlarca Beş Bilinmeyen (Muhgayyebat-ı hamse) arasında sayılmaktadır. Rahimlerde verilen bu sureti ancak Allah (cc) bilebilir. O halde diyebiliriz ki, suret verme ancak ve ancak Allah’ın (cc) dilediği şekilde olmaktadır.
“Savvera” fiili “Şekkele” Şekil verdi fili anlamında “Bir şeye özel biçim vermek, bir maddeye özel biçim vermek için çalışmak, resimlemek, oluşturmak, olmayan bir şeyi yaratmak, resim veya heykel ile temsil etmek, belirgin biçim vermek” anlamları kümelenmektedir. “Vasafa” tavsif etti anlamında “ tasvir etti, söz ile veya yazı ile betimlemek, ayrıntılı olarak sunmak” anlamları ortaya çıkmaktadır.
“Reseme” anlamında da “Resimlemeyle sunmak, simgelemek, portre çizmek, tasvir etmek, canlandırmak, çağrışım yapmak, bir nüshasını kopyasını yapmak” anlamları belirmektedir. (Al- Maani, elektronik sözlük). Elbette ki, “Savvera” kelimesinin anlam denizi bu saydıklarımızla da sınırlı değil. “Bahis” gibi büyük ve ayrıntılı sözlüklerde sayfalarca “Savvera” ve “Suret” kelimeleri anlatılmaktadır. Öyle bir anlatım ki, her bir ilişkili kelimeden bir başka dünyaya girilmektedir.
Esma-ül Hüsna’dan olan İsm-i Musavvir’in manasına gelince “Mahlûkata takdir edilen en uygun, en güzel şekil ve sureti veren” demektir. Allah (cc) mutlak iradesi ve dilemesiyle yarattığı her varlığa tasvir fiili ile bir suret vererek hususiyet hatta özgünlük kazandırmıştır. Kur’an-ı Kerim’de Halık, Bari’ ve Musavvir isimlerinin tecellileri ile işaret edilen bu yaratma tasarrufu ve şe’ni hem hikmet hem de tevhit açısından görülmelidir.
Buradan anlarız ki, her yaratılan özgündür, biriciktir, özellikleri kendisine münhasırdır. Bu öylesine bir iç içe denklemler, esrar ve hikmetler manzumesidir ki: Musavvir ismi şerifinden nazar ve rasat edildiğinde, mirsad-ı tefekkür kılındığında hayretten hayrete düşeriz. Şöyle ki, en basit bir varlığın bile maddesinin görünüşü, atomlarının dizilişi, kuantum parçacıklarının hareketi özgündür. İnsanların yüzlerine baktığımızda, her bir yüzün farklı olduğunu, her bir yüzdeki sayamayacağımız kadar hissiyatın özgün şekillerde belirdiğini görürüz. Parmak izlerinden tutalım da her varlıktaki ana renklerin bile birbirine benzemediğini görürüz.
Düşünebilir miyiz dişlerimizin birinin beyazı bile diğerinin beyazından farklıdır. En küçük parçamızdan en kapsamlı şeklimize kadar bütün varlığımız adeta nevi şahsına münhasır bir İlahi mührün timsalidir. Suretlerimizden siretlerimize kadar her İlahi mührün izi, bu mükemmel farklılık içindeki akıl üzeri uyum, insicam bizi tevhit akidesine götürür. Zaten bu çeşitlilik içindeki özgünlük, eskilerin tabiriyle “Kesret içindeki vahdet” vahidiyet tecellisinden başka nedir ki? Bu öyle muhteşem ve harikulade İlahi bir tasvir, tasavvur ve tanzimdir ki, evrenin derinliklerine indikçe birbiriyle ilişkili, hem özde hem de şekilde gördüğümüz suretler manzumeleri, tıpkı bir galaksinin uzaktan görünüşü gibi korkutucu bir hızla ama müthiş bir uyumla dönüşleri aklımızı vecde teslim eder. Biz de teslim oluruz…
Bu tasavvur ve yaratma tasarrufu ilim ile hikmet ile kudret ile ve bizim bilemediğimiz birçok esma ile doğrudan ilişkilidir. Bu öylesine bir ilişkidir ve gerçektir ki, bizler beşeri sınırlarımız içinde ezeliyeti bilemediğimiz gibi ebediyeti de bilemiyoruz. O Allah ki (cc) ilahi ihatasıyla ezeliyet ile ebediyet arasındaki bütün özgün varlıklarının hakikatini bu iki sonsuzluğun arasına yaymıştır. Bizler ezelde olanları bilemediğimiz gibi henüz bizim açımızdan ebediyet tezahürlerine uyanmış değiliz. Allah (cc) bu hali basit bir hakikat ifadesiyle hükmeder: “İnsan kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı zanneder.
Evet, biz onun parmak uçlarını bile eski haline getirmeye güç yetiririz” (Kıyamet, 3-4). Burada, Kuran’daki ifadesiyle “Din gününün, yani dinin hakikatinin tamamlandığı günün ihtişamını hissederiz. Bu hakikat, ezelden ebediyete yazılmış bir akıl ve imkânı aşan bir ilahi programın aynısıyla yeniden diriltilmesidir, aktif hale getirilmesidir. Yeniden diriltme bahsine girdiğimizde Musavvir isminin yanında, Muhyi isminin de en yüksek hakikat burcunda tecellisini görürüz: “(Nutfeden) yaratılışını unutarak bize bir de misal getirdi: “- Bu kemikleri kim diriltir, onlar çürüyüp dağılmışken?” dedi. (Ey Resulüm), de ki: “-Onları ilk defa yaratan diriltir ve O, her yaratılanı tamamıyla bilir” (Yasin, 78-79). Bu inkârcı ve hakikatin tasvirini kabul etmeyene verilen Musavvir isminin ne muhteşem ne de külli bir aklının cevabıdır. Yaratılış Hakim, Vedud, Mücemmil, Müzeyyin, Cemil isimlerinin tecellisiyle parıl parıl parlamaktadır. Ancak, yeniden diriliş daha muhteşemdir.
Aynı isimlerin tecelli ve tezahürleriyle Musavvir isminin o sonsuz simetrik ölçülerde tahakkukunu Kuran beyan etmektedir. Allah (cc) Musavvir-i Cemil, Musavvir-i Hakim, Musavvir-i Alim’dir. Bütün bunların da ötesinde hakiki meşiet hakiki irade sahibidir. Zira saydığımız isimlerin iç içe tezahürleri, aklımızın alamayacağı kadar imkânlar, ihtimaller içinde en güzelini, en uygununu, en hikmetlisini, vs. tahsis eden o Allah (cc) ne yücedir.
Musavvir İsm-i Şerifinin perspektifinden İslam akidesinin ana sütunları arasındaki tevhit hakikatini daha iyi anlarız. Bu ne muhteşem bir tasavvurdur ki, Hazreti Peygamberin (sav) söz ve hayatı ile Kuran arasında Musavvir İsminin yüksek tecellilerine şahit oluruz Kuran'daki tasvirler ile evrendeki maddi gerçeklerin örtüşmesinde; ezel ile ebed arası mükevvenatın tasavvurunda yani Kader programında, da.. Tasavvuru bizim basit ve yüzeysel beşeri sınırlarımız dâhilinde değil, Kadir-i Mutlak Allah’ın (cc) sonsuz ve mutlak İlmi, Kudreti, Hikmeti, Sanatı boyutunda anlamaya çalışmak gerekir. Madde uygarlığının tıpkı sanat yoluyla sahip olmaya çalıştığı metafizik gibi sanat ve bilim araçlarıyla beşerileştirerek daha doğrusu beşeri de tanrılaştırarak maddileştirdiği tasavvuru da dinin hakikati içinde kavramak gerekir.
Musavvir İsm-i Şerifi, “Bi kem ü keyf”, asırlardır devredilen semavi dinlerin ve nihayetinde de İslam’ın akıl, ruh, kalp ve vahiy müktesebatının tabiri caizse kurgusal mimari projesi şeklinde tezahür etmektedir denilebilir. Tabi ki bu cümle bir hüküm cümlesi olamaz, ancak aklımıza Musavvir isminin tecellilerini yaklaştırmak için bir temsil olabilir. Fakat Musavvir İsmi Şerifini idrak edebilmek için böylesi bir misal-i mesel’e başvurulmuştur.
Elbette ki, Musavvir İsm-i Şerifini de sadece “Bütün güzel isimlerin sahibi olan Allah (cc)” tam hakikatiyle bilir, bizler bildirdiği kadar bilebiliriz. Daha fazla bilmek için de yine O’nun (cc) dergâh-ı izzetine el açarız (Dergâh-ı İzzet diyoruz, zira Al-i İmran, 6. Ayette Hakim ve Aziz isimleri zikredilmiştir: “Sizi rahimlerde dilediği gibi şekillendiren O'dur. O'ndan başka hiç bir ilah yoktur. O, Aziz'dir, Hakim’dir” ) :
“ Ey Aziz, Hakim ve Musavvir isimlerinin sahibi Allah’ım, bu isimlerini vesile kılarak sana yalvarıyoruz. Bizleri öncelikle Müslüman bireyler ve toplum olarak Musavvir isminin tecelli ve tezahürlerine mazhar ve ma’kes kıl. Musavvir ismini, içinde gizli ilim, kudret, izzet ve hikmet gibi değerlerle birlikte en kâmil manada idrake ve mazhar olmaya muvaffak eyle. Yüce Zatını en temel tevhit hakikatinden itibaren bütün Ulûhiyet Sıfat ve İsimlerinle eksiksiz bilebilmeyi, senin kudretini hakikatine en uygun ve en mümkün olan en kapsamlı şekilde bilebilmeyi nasip et. Zira bütün tahrif edilmiş semavi dinlerde olduğu gibi tagayyüre maruz kalmış İslam dünyasında da Seni eksik bilmek, Sana eksik inanmak, Musavvir isminden nasipsiz kalmak olduğunu bilebiliyoruz…
Musavvir isminin tecellileriyle boyanarak, bize İslam’da kâmil mümin ve kâmil birey tasavvuru, erdemli toplum tasavvurunu nasip et. Erdemli şehirler, erdemli insanlar, erdemli toplumlar tasavvurunu lütfet. Parça parça olmuş İslam dünyasında birliği, zillete düşmüş halimizde aziz olmayı, iç ve dış tutarlılığımızı, her anlamıyla adil olabilmeyi, inancımızı üstün akıl ve ruhla gerçekleştirebilmeyi tasavvura bizi muktedir kıl.
Yine bizlere Musavvir isminin dünyada gölgelerinin gölgesinin bir serin nefesi olarak, milletimize ve bütün dünyaya sunabileceğimiz tam adil, doğru, temiz, erdemli, özgün bir Müslümanca hayat tasvir edebilmeyi ve yaşamayı nasip et. Bu anlamda tasvir, önce idrak sonra da inşadır, bize her iki boyutta da var olabilme, gayret gösterebilme basireti, aklı ve cehdi ver.
Hayatımızın her alanında Musavvir isminin cilvelerini tesirli kıl Allah’ım! Tesirli kıl ki, akli tasavvurlarımız üstün olsun, hukukumuz yüksek olsun, hayatımız İlahi tasavvuruna uygun olsun, sanatımız bütün güzel isimlerinin hariminde yaşasın.”
Musavvir isminin bir küçücük yansıması da güzel sanatlar, mimari eserler, moda tasarımları, sanat eseri düzeyinde üretilen kıymetli ve zarif kişisel aksesuarlar gibi alanlardır. Lüks saatler ve aksesuarlar alanı da bu Güzel İsimden minicik bir yansımanın izdüşümüdür kuşkusuz. Günümüz dünyası her alanda olduğu gibi özellikle moda, küresel kültürel dalgalar, yaşama biçimleri, kişisel kullanım araçlarının zarafet kazandırılarak geliştirilmesinde de Musavvir İsminin gölgesinde geçmişe göre daha fazla kalmıştır denilebilir. Hatta diyebiliriz ki, bu sektörlerde ve onların ana zeminlerinde gelişmiş tasarımların mutlak önem kazanmasıyla yüzyılımız Musavvir İsminin Yüzyılı olmuştur. Neredeyse tasarım üretimden daha önemlidir. Hatta Pazarının oluşturulması, yönetilmesi, rekabetçi kılınması gibi hususlar da bir tür tasarımdır.
Özellikle lüks saatler ve aksesuarlar sektöründe beni en fazla etkileyen, tasarımın (Tasavvurun) gücü olmuştur. Bu açıdan baktığımızda, her hangi bir madenin önce yüksek sanat meziyetine sahip ilk tasarımcılarında daha sonra da usta ellerde ne derece dönüştüğünü, kıymet kazandığını, vs. görmek hayranlık vericidir. Üstad Sezai Karakoç’un “Sanatın ilk aşaması doğadan bir kesitin alınıp soyutlanması ve daha sonra yeniden yorumlanması” harika idraki içinde lüks saatler, varlığın içinden zamanın bir kesitinin alınarak soyutlanmasıdır. Ardından da artık başka bir tasarım ve eser ortaya çıkmaktadır.
Bu saatler ki bir anlamda zaman dediğimiz hem soyut hem somut varlığın ilk elden temsilcileridirler. Mekanik ve sayısal ifadelerinde zamanın somut katmanlarını anlamaya yaklaşırız. Bir sanat eseri olarak saatlerde ise bütün izafiliği, iç içe geçmişliği, tasarım güzelliği, sanat ve hikmet çağrışımlarıyla zamanın ruhuna ve anlamına yaklaşırız. Bu öyle bir yakınlaşmadır ki, sadece zamana değil, zamanın hüküm sürdüğü dünyaya bakışımız değişir., Dünya karşısında daha pozitif ve proaktif oluruz. Bir açıdan, zaman öyle bir sırdır ki sahibine madde hükümranlığını ve daha nice güzellikleri verir. ”Geceye yenilmeyen her kişiye, ödül olarak bir sabah ve bir gündüz, bir güneş vardır. Ve şair, her sabah, armağan olarak, bir güneşe kavuşmaya en layık kişidir ” (Sezai Karakoç). Saatler belki de bu zamana yakınlaşma olgusunun araçları, sembolleri ve maddeleşmiş ruhlarıdırlar.
İşte burada, Musavvir İsminin yansımalarından yararlanarak yapılan sanatı; zaman, saat, birey ve yaşam hükümranlığının ideal bir tasarımını görüyoruz. Şaşırtıcı olan ise şudur ki, olağanüstü bir madde uygarlığı olan Batı dünyasının İsviçre, Almanya, Fransa gibi geleneksel lüks saat ve aksesuar tasarımı ve üretimi merkezlerinden çıkan bu şaheserler maddenin ötesindeki anlamlara götüren semboller haline gelmişlerdir. Özellikle kalite ve tasarımıyla bizleri büyüleyen saat ve aksesuarların ne denli bizim kişiliğimizi yansıttığının bilinmesini isterdim.
Belki de benim yaşadığım iç deneyim gibi lüks saatler ve aksesuarlar dünyasının içindeki meraklı gezintiniz nihayetinde hayrete ulaşacak, maddi tasarımlardaki incelik size Yüce Yaratıcının (cc) Musavvir ismini hatırınıza getirecektir.