MÜŞTEHİR KARAKAYA
Kar Suyu
I
günahlarım ağzımda tadımlık cehennem
seni görünce, öpünce sakladığım her yerimi
kar iniyor ince ince
karbeyaz yoğuruyorum cennetimi
ağlayan gök kazanıdır beyaz
her harfime bir damla, her kelimeme nimet
şu şekilsiz yeryüzünün tam ortasında
rezillik soğuktur enseme dar gelir
kaşlarım kara benim, gözlerim bismillah
sen aç yürekli bir güneştin
tuttun gökyüzünün rengini seçtin
ne tuhaf içimde nefeslenen bu ağrı
hançeremdeki derin yaralar
yıkıyor beni bu renkten renge giren kirlerden
ağlayarak kurtardım ruhumu iblise satmaktan
yağmur doluya, dolu kar’a teslimken
ellerimi yıkayan annemdi kar suyuyla üç asır önce
ne zaman ki çözdüm uçkurumu
her yanım yara bere içinde
tanımadan ateşin en harlı vatanını
kar suyuyla yandım yıkanarak beyaz aralık’larda
II
ahde vefa bilmeyen kör idrake sal beni
alamasam da öcümü bu kardan bu borandan
bir hilali ay olsun şahidim, ölüme vekaletim
tamamlayınca atının sırma koşumlarını
varsın topal bir ayakla sürsün yıldızlar arasını
ah benim açlık kokan nefesim
bir bardak soğuk suya ciğerimi satmadan
simsiyah çarşaf gibi sarınan gökyüzünü
önce öpsün sonra getirsin yüreğime indirsin
kardan elbiseler giydi bir kardelen
öpe öpe öldü, ayaklarını, bir taze baharın
kasım 2011
(depremden önce yazılan son şiir)
-Ay Vakti Dergisi, sayı: 178, Ocak-Şubat 2019 yayınlandı-