EMİNEHATUN TOK
Karanfil Saksısı Zemheri
Geçmişin
izleriyle raks eden beli
mikrofon tutuşundaki zarafet gibi kıvrılıyor
İstanbul gibi ağırlıyor yalnızlığı masalar
ve gerdanlık
belli
bıraksalar
toprağa boylu boyunca
yıkılacak bir çınar gibi
alın yazısından
koynuna devriliyor
Mutlu
bir yudum gülüş
anlık şavk süfli gecelerde
iltifatlar güzelliğine
gözlerinden akan yaşları yıkamış
sorgulamayı infaz ettiği yıllar savruluyor
Şimdi
karanfil saksısı zemheri
Sevtap Sevgi’ye dönüşürken
sefil rujlu dudağından
kan damlıyor geçmişe
her damlasında okyanuslar kavruluyor
Son başlıyor
ve film
başa sarıyor usulca
imbikten süzülüyor yaşam
kan
kemik
şehvet
ve ihtiras boyuyor yüzünü
çehresi gölgelere çevriliyor
Babasının tuttuğu el
kopuyor sessizce
hece hece
yumuyor gözlerini
o zemheri
beyaz en çok onu doğruluyor