MEHMET SAİT YAKUT
Kim Yavşak?
Çok prensipli ve devrimci geçinenlerin yavşak dediği Machiavelli “güttüğü ahalinin babası olmaları gereken yöneticilerin partizan eğilimlerle yandaşlık hareketine girmesi halinde, devletin bir yanına çok ağırlık yüklendiği için dengesizlikten batan bir gemiye dönüşeceğini” söylüyor.
Makyavelizmin, bir siyaset felsefesinden çok “ilkesizlik” anlamında bir sosyal karakter tanımına dönüşmesi politik kültür eksikliğinden kaynaklanıyor. Politik tandans olarak sağ ve muhafazakar kimliğiyle faşizmin çekirdeğini oluşturan Makyavelizmin, yavşaklaşmanın felsefesi olarak değerlendirilmesi günümüz rejimleri için de isim bulma kargaşası yaratmıştır.
Firenzeli Machiavelli’nin temel siyaset ve yönetim ilkelerine bakıldığı zaman yavşaklığın tarihçesi hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak mümkündür. Zira yavşaklığın Makyavelizm kadar ilkeli olmadığına akl-ı müşterekle karar vermek için aşağıdaki ilkelerine dikkatlice bakmak gerekir.
1.- En önemli ve temel amaç devleti yaşatmak ve gücünü devamlı olarak artırmaktır. Bu amacı gerçekleştirmek için kullanılacak her araç yasaldır.
2.- Din, ahlak ve hukuk devlete bağlıdır. Amacı gerçekleştirmek için gerektiğinde devlet bunları alet olarak kullanmalıdır.
3.- Devletten bağımsız ahlak ve hukuk düşünülemez. Devletin bittiği yerde, hukuk da ahlak da biter. Hukuk ve ahlak devlet için vardır.
4.- Devlet bir ulusa dayanıyorsa, yeterli gücü bu kökten alabilir. Din kurumları devletin karsısında ya da üstünde olmamalıdır.
Sosyal mühendisliğin mimarlarından olan ünlü jakoben Robespierre’in hırsızlama yöntemiyle sollaştırdığı Makyavelizm, neşet ettiği İtalya’da ve cibilliyet kazandığı Almanya’da Faşizm olarak tekamül etmiştir.
Ancak Makyavelizmi, direkt orijininden (İtalya) almak yerine, ekin ve yazın olarak etkileşimde olduğu Fransız Jakobenizminin uyarlamasından aşıran ve kendilerine sol diyen aydınlanmacı müptezeller takımının yazının başlığındaki soruya majüskül puntodan bir cevap olabileceği kanaatindeyim.
Şimdi soralım.
Kim Yavşak?
Kendisine sol deyip faşizmin temel ilkelerini oluşturan Makyavelizmi yönetsel bir doktrine dönüştürenler mi, yoksa ileride adının faşizm olacağını düşünmeden devleti için cansiperane siyaset felsefesi oluşturup mücadele eden Machiavelli mi?
Bunun cevabını okur yorumlarına bırakmak sanırım yavşaklık olmaz…
Şimdi bu Yavşak arayışı bağlamında yazının başında yer verdiğimiz Machiavelli’nin sözüne gelelim.
Kargaşa ve toplumsal ayaklanmaların, Jakobenizmin ve Makyavelizmin temel fırsatçılığı olarak politik hırs ve intikama dönüşmesi devletin bekası adına dönemlik diktaların gerekliliğini tartışmasız elzem kılar.
Din, ahlak ve hukuku gerekli gördüğünde, devleti yaşatmak için alet olarak kullanmayı doğru bulan bu anlayışın rejim dediğimiz heyulaya dönüştüğünü ve kargaşalarla yaratılan krizlerin bunun önünü açmak için kurgulanarak uygulandığını düşünmek abes ya da komploculuk değildir.
Ancak devlet yöneten iktidarların Makyavelist rejimlerde bürokrasiye yapacağı bindirmelere dikkat etmesi ayrı bir dikkat konusu olarak davranış disiplini haline gelmelidir. Zira iktidarların Machiavelli’nin uçkuruyla bağlı olduğu gerçeğini unutarak sosyal ve iktisadi anlamda kendine özgü oligarşik yapılanmalara gitmesi gemideki dengeyi bozarak batıracaktır.
Ünlü İngiliz şövalyesi Bacon “Halkı güden kimselerin, devlet işlerindeki fırtınaları önceden kestirecek öngörüde olması gerekir. Bu fırtınalar en çok bütün güçlerin dengede olduğu zamanlarda azar, tıpkı doğadaki fırtınaların da gece ile gündüzün eşit olduğu gündönümünde azması gibi. Fırtına kopmadan önce nasıl bir takım uluyan rüzgârlar çıkar, deniz için için köpürürse, devlette de böyle olur” diyor.
İktidarların saygınlığı ve ağırbaşlılığı elden bırakmaması ve ahaliyle laubali olmaması gerekiyor tüm bunlar için.
Şımarık ve laubali iktidarlar güç dengesinin en kaygan zemininde yürüdüklerini unutmamalı bu noktada.
Uzlaşmazlıkların, toplumsal ayaklanmaların, kavgaların ve cepheleşmelerin ulu orta ve ilgili ilgisiz her kesim tarafından dillendirilmesi Makyavelist yönetimlerde iktidara saygı kalmadığının belirtisidir.
Bacon; halkı ayaklandıran karışıklıklarla söylentilerin bacı-kardeş, karı-koca gibi birbirinden ayrılmaz olduğunu belirtiyor. Özellikle devletin en iyi, en sağlıklı ve en övgüye değer uygulamalarının yanlış yorumlandığı, çarpıtıldığı zamanlarda toplumsal kargaşaların yaratıldığını söylüyor.
Bir şeyin şuyuunun vukuundan beter olduğu darbımeselini bu bağlamda ele alırsak iktidarların da masumiyetinin didiklenmesi gerekiyor.
Zira bir iktidarda kalburüstü adamlar hızla çoğalıyor ve semizleniyorsa ırgatlık ahalinin yoksulluğu ve hoşnutsuzluğu o denli büyüyor demektir. Zaten kargaşanın temel iki nedeni de bunlardır.
Devlet yöneten iktidarların Makyavelist rejimlerde kargaşa yaratan ya da başkaldıran ahalinin keyfiyetine ve kemiyetine bakmaması gerekiyor. Zira Epistolae’nun “En tehlikeli kargaşa, başkaldırmaktan duyulan korkunun çekilen acılardan daha büyük olduğu durumlarda olur” sözünden hareketle, yanlış ve laubali yönetimlerin kargaşalara karşı koyacak gücü toplamak yerine onu dindirip sağaltacak erdemli yöntemlere başvurması gerekir.
Peki ya kargaşa devletin büyükleri arasında baş göstermiş ise durum ne olur?
Odaklarla yörüngeler birbirine girer.
Makyavelizmin sağ ya da sol tandanslı olarak cibilliyet kazandığı ve hüküm sürdüğü tüm yönetimlerde kargaşa her zaman olur.
Kargaşayı kimin yarattığı ya da içeriğinin ne olduğu önemli değildir.
Önemli olan Machiavelli’nin faşist ve onun kuramlarını doktrine dönüştüren sol anlayışın yavşak olduğunu bilmektir.
Şimdi kim yavşak diye tekrar sorulacak olursa; bana göre Machiavelli, tüm ilkelerine rağmen hem faşist hem de yavşaktır.
_______________________________________
Mehmet Sait Yakut’u Rahmetle ve Özlemle Anıyoruz / Asanatlar