Kırık Zamanlar

İLHAMİ ATMACA
Kırık Zamanlar
 
Zaman kırılır mı?

Elbette, neden olmasın, her sabah, her öğlen, her akşam ve hatta her ikindi…

Ve saatler kırıldıkça…

Okul kaçkınları, zaman mazgallarıyla hapsedildikleri 40 dakikalık volta aralıkları verilmiş eğitim hapishanelerinden kaçtıkça.

Zaman kırılır elbette kırılır.  Çünkü insan kırılır.

İnsanın kırılması kadim bir beladır.

Cenneti kaybettiğinde ve yeryüzüne düştüğünde kesin kırılmıştır Havva… Âdem de…

Oğlu Habil'i, öteki  oğlu Kabil öldürdüğünde Havva da,  Âdem de mutlaka kırılmıştır.

Nuh'un gemisine hayvanat akın akın binmişken, oğlunun binmeyişi kırmıştır mesela Nuh'u.

Yakup'u, gözünün nuru Yusuf'un kayboluşu kırmıştır…

Taif'e vardığında,  tenine dokunan taşların merhametsizliğinden çok, merhametsizlerin taş kalpleri  kırmıştır güzelim Peygamberi…

Kuyuyu, Yusuf'un felahı kırmıştır sonra…

Kırılmak kuyuya bile düşüyorsa ve bunu bir Âdemoğlu beceriyorsa, zamanı da kırabilir insanoğlu…

Hatta zamanın kırılışı insanın kırılışıdır belki, insanlığın kırılışı.

İnsanlığın kırılmasının zamana yayılmasıdır belki de zamanın kırılması.

İnsanoğlunun umudunun kırılmasını, belinin kırılması olarak ifade eder Anadolu insanı.

Umudun kırılması, zamanın kırılmasından başka nedir ki?

Müslüman evlatları kırılıyor…

Yeryüzünde, her yerde…

Altı yönde birden kırılıyor ümmetin evlatları…

Ümmetin evlatlarını kıranlar, zamanı kırıyorlar.

Kırık zamanlardayız…

Zamanı kırmanın bedeli ağırdır.

İnsanı kıran, insanlığı kırar.

Ve kendisi iflah olmaz.

Zaman da onu mutlaka kırar.

 

17 Aralık 2014 / Asanatlar

 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir