Kopyala-Yapıştır Yazarlar Talihsiz Çocuklar

İSMAİL GİRAY
Kopyala-Yapıştır Yazarlar Talihsiz Çocuklar
 
Çocuk edebiyatı ile ilgili bir çalışma gereği, ilköğretim öğrencileri için hazırlanmış bir bilmece ve tekerleme kitabını inceliyordum… Bilmece ve Tekerleme olmak üzere iki bölümden oluşan kitap, içerik bakımından yeterli denilebilecek bir düzeydeydi. Fakat bölümlerin başında verilen tanımlamalar, beni hayal kırıklığına uğrattı! Kitabın girişinde “bilmece nedir” sorusuna verilen cevap, bırakın ilköğretim öğrencilerini, bazı lise öğrencilerinin bile anlaması zor türdendi.
 
Kitabın hemen başında “Bilmece Nedir?” başlığıyla verilen bilmece tanımlaması aynen şu şekildeydi:
            “Bilmece; somut veya soyut bir varlığı, doğadaki herhangi bir nesneyi adını anmadan, onu hatırlatacak, çağrıştıracak, başka şeyleri kısa ve yoğun şekilde anlatarak bilinmesini dinleyene bırakan eğlenceli sözdür. Bir Milletin folklorunun en önemli öğelerinden biri bilmecelerdir. Bilmeceler, bir halkın zekâsının da düzeyini gösterir. Çünkü bilmecelerin ifadesi, tertip ve düzeni bir zekâ ürünüdür.”
 
Görüldüğü üzere bu tanımlamada çocuğun, okuduğunu anlamasını zorlaştıran, seviyesini aşan birçok kelime bir arada kullanılmış. İlköğretim öğrencilerinin bu açıklamada yer alan “soyut”, “somut”, “nesne”, “çağrışım”, “yoğun şekilde anlatmak”, “folklor”, “öğe”, “zekâ ürünü”, “tertip” gibi kelime ve cümleleri, gelişim yaşı itibariyle anlayabilmesi ve bilmecenin ne olduğunu kavrayabilmesi mümkün değildir. Çünkü bu kelimeleri cümle içinde kullanamayan liseliler bile var hala!
           
Aynı kitabın tekerleme bölümünde ise Bilmece tanımlamasından daha beter bir açıklama yer alıyordu. Kitapta, “Tekerleme Nedir?” sorusuna cevap olarak verilen tekerleme tanımlaması şöyleydi:
            “Sözlüklerde "ağızda yuvarlanan söz, saçma sapan söz, eşsesli kelimelerle kurulu konuşma" anlamlarına gelen tekerleme, masal, öykü, bilmece, halk tiyatrosu gibi bazı edebi türler içinde veya bağımsız olarak söylenen ölçülü ve kafiyeli sözlerdir. Çocuk folklorunda hoşça vakit geçirmek, konuşma kabiliyeti kazanmak, oyunlarda eş ve ebe seçmek için bu yola başvurulur. Masal tekerlemesi, oyun tekerlemesi gibi adlar alırlar. En çok çocuk oyunlarında, masalların baş, orta ve sonunda söylenirler. Yöreye göre değişik isimle de söylenirler. Doğu Anadolu'da döşeme, Güney Anadolu'da sayışma denir. Karagöz ve ortaoyununda muhavere, çocuk oyununda ebe, çıkarmada ise sayışma diyebiliriz. Türk edebiyatında ilk tekerleme örneklerine XI. yüzyıldan itibaren rastlanır. Divanü Lügati't Türk'te bazı tekerlemeler yer alır.”
           
Bilmece tanımlamasına rahmet okutacak cinsten bir tanımlama… Her haliyle özensiz bir tutumla yazıldığı anlaşılan bu metinde, yine çocukların, okuduklarını anlayabilmesini mümkün kılmayan birçok kelime, kavram ve cümle mevcut: Söz, ağızda nasıl yuvarlanır? Eşsesli kelime nedir? Edebî tür nedir? Masal, öykü, halk tiyatrosu nedir? Ölçü nedir, kafiye nedir? Girişte folklorun cevabı verilmemişken buradaki çocuk folkloru nedir? Döşeme nedir? Sayışma nedir? Yöre nedir, neresidir? Doğu Anadolu neredir, Güney Anadolu neresidir? Karagöz kimdir? Ortaoyunu nedir? Muhavere nedir? Edebiyat nedir? (Ki edebiyatın ne olduğu söylenmeden, edebî türlerden bahsedilmiş.) Divanü Lügati't Türk nedir? (Yazımı bile çocuğu oldukça zorlar.)
 
Ve de Romen rakamı ile yüzyıl belirtmek de neyin nesidir? Yüzyıl kavramı henüz zihninde oturmamış bir çocuğa Romen rakamları ile tarih vermek hangi yaklaşımın, hangi pedagojik ilkenin içine sığar? Hadi diyelim ki çocuk, Döşeme ve Sayışmayı (Tekerleme ile aynı manaya geldiği belirtildiği için) kendini zorlayarak, tekrar tekrar okuyarak bu metinden anladı. Peki, ama ne gerek var çocuğu böyle zor işlere sürmeye?
           
Bu vahametle karşılaştıktan sonra, çocuklara göre Bilmece ve Tekerleme tanımlaması nasıl yapılabilir, yapılmış olan örnekleri nasıldır diye baktığımda, bu kitapta yer alan tanımlamaların hiçbir değişiklik yapılmaksızın internetten alıntılandığı gördüm. Anlaşılan o ki yazar, Bilmece ve Tekerlemelerini hazırladıktan sonra, çocuklara uygun bir tanımlama yapmak zahmetine katlanmamış ve internette karşısına çıkan ilk tanımlamayı alıp kitabına koymuş. Bakabilirsiniz; internet sitelerinin hemen hepsinde aynen bu tanımlamalar yer alıyor.
           
Çocuk edebiyatının popülerlik kazanma eğiliminde olduğu bu günlerde biraz olsun işine özen gösteren yazarların azlığı, “çocuğa görelik” ilkesinden habersiz kalemlerin çokluğu, gelecek adına pek umut verici olmuyor elbette. Birçok yazarın intihalden yakındığına, birçok yazarın internetten bilgi toplayarak kitaplarında kendininmiş gibi sunduğuna şahit olmuştum. Ama çocuk edebiyatı alanında böyle bir manzara ile karşılaşacağımı pek ummazdım. Eleştirmenlerin ve yetki makamlarının dikkatini, ülkemizin geleceği olan çocuklara yönelik hazırlanan kitaplara biraz daha fazla yoğunlaştırmasında yarar var. Aksi takdirde bu kopyala- yapıştır zihniyet son bulmayacak ve çocuklar, seviyesini aşan kitaplarla karşılaşarak okuma arzularının dumura uğraması talihsizliğinden kurtulamayacaktır.
 
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir