NURAN KÖSE BAYDAR
Masal
Bilmediğim masallar anlat bana…
Masmavi çöllerde Leyla çiçekleri açsın.
Gayya kuyusundan güvercinler kaçsın.
Damatlar kaftan yakasına Zühre taksın.
Bülbüller yuva kursun altın varaklı duvaklara.
Ateş düştüğü yeri gül kokusuyla yıkasın.
Yâr yüzüne çıksın bütün sokaklar.
İnciler süslesin denizlerin gerdanını.
Bulutlar çocuk gülüşleri yağdırsın toprağa.
Bir şehrin kalbini imar etsin Mihrimah
Kumrular sevinç taşısın Kenan iline.
Zeycan kucaklasın bir tren garında yolcuları.
Bavul dolusu aşkları göğsüne bassın kitaplar
Dağlar kıyıya yürekten uzansın.
Rıhtımda bekleyen rüyalar sevdaya dalsın,
Devler, ülkesinde mutluluğa uyansın.
Bilmediğim masallar anlat bana…
İçinde;
Kızarmış ekmek kokusu olsun,
Çayın dumanı üstünde…
Bir Nisan sabahı,
Biraz sen, biraz da ben…
Ve dallar göğe dua niyetine uzansın,
Zümrüt kubbelerden nâr taneleri saçılırken.
İstanbul’un yedi tepesinde,
Yedi ayrı rüzgâr ismini fısıldasın.
Zümrüt kubbelerden nâr taneleri saçılırken.
İstanbul’un yedi tepesinde,
Yedi ayrı rüzgâr ismini fısıldasın.
Dost sofraları kurulsun narin kilimler üzerinde,
Huzurun sıcak yüzü baksın yıldızlardan.
Bir söz yeter, yollar gül bahçesine dönüşsün.
Sular, nazlı nazlı akarken sararmış sayfalarından zamanın,
Tarih, bize bir çınarın gölgesinde serinlik versin.
Huzurun sıcak yüzü baksın yıldızlardan.
Bir söz yeter, yollar gül bahçesine dönüşsün.
Sular, nazlı nazlı akarken sararmış sayfalarından zamanın,
Tarih, bize bir çınarın gölgesinde serinlik versin.
Yıldızlar, göğün yüzüne huzur dokusun
Ve hikâyeler, sonsuza dek unutulmasın.
Anlat bana…
Sesin, yeni bir sabahın habercisi olsun,
Biraz masal, biraz hakikat…
Biraz daha sen, biraz daha biz.
Ve hikâyeler, sonsuza dek unutulmasın.
Anlat bana…
Sesin, yeni bir sabahın habercisi olsun,
Biraz masal, biraz hakikat…
Biraz daha sen, biraz daha biz.