HAYRETTİN TAYLAN
Masumiyet Zigguratı
masumiyetinin yetimi meryem gibi asırların sırrındayım
baba dağında içi oyuk bir taş gibi mistik soru imindeyim
aklı sağan, kalbi emziren metafizik çıkmazın ünlemiyim
emrin sızısında birikiyor “ol”larım, anlamak ermelerim
kendimi tanımak istiyorum hey dünya!
kendimi çağırmak istiyorum” tur”dağında
kendimi götürmek istiyorum” nur” mağarasına
içimdeki beyaz güvercinleri uçurmak istiyorum, özüme
kendimi tanımak istiyorum hey dünya!
kirli bir çağ gibi dağlarımda dağlanıyor vebal
sihirli bir geleceğin son numarasında açığa çıkıyor zanlarım
zenciliği beyaza evrilmiş batı’nın kırkayakları arasındayım
sis, ses, heves, nefes arasında yabancıdır ruhum
termometresi kırık sensizliğin sıcağında üşüyor hasretim
kilometresi bozuk ertesi yarınların yolunda , kıssanda okunuyor celalim
kilometresi bozuk ertesi yarınların yolunda , kıssanda okunuyor celalim
herkes çekip gittiği sevda atlasında, ben gözlerinin rengiyle mukim
im, gem, dem uçurumunda cem oluyor celalin
esriği kesik, etiği kesif düşlerde unutuluyor haklılığım
kendime döndüğüm dünyanın geçmişinde filizleniyor gülüşün
kendimden gittiğim eksen kaymasının ekseninde, döndürüyor vicdanımı gözyaşın
damlalar!
serdir, sırdır, aklanmaya zerdir gül ü gülüme
onca kıtada okundu gözyaşı iklimin
dört dörtlüğe sığmadı söz kalıpların
aklıma gelişinin yamacına tutundu dil bülbülüm
sevi özünden akan diller, dünler, ben’ler arasında bahtım
ilk insan gibi suskunum, şaşkınım, uzağım elmadan
son aşık gibi yaralıyım, yâr ile yarının rahminden
yüreğindeki revirde yatar, aşka saldığın gönül bebeğin
varmanın çölünde ağlarım mecnun gibi
kördüğümün ateşinde, üşür keremliğim
lavlara düşürdüğün ibrahim gibiyim
devirdim, devrin putlarını
vardım kendi melekliğime
masum bir düş gibi yeşerdim kıyında şehrinaz
Masumiyet Zigguratı