Med… Cezir…

MAHMUT GÜRBÜZ
Med… Cezir…
 
Biz var mıydık?
O kuğunun içeri süzülüşü var mıydı?
 
Karşımda mehtap
Bardağımda kırık bir gece
 
Ey sevgili                                
Eksik bu aşık 
Uzak dudaklarından
İçmezse
Hangi mey
Teselli eder
Hangi sağır karanlık
Sabaha eriştirir…
 
Sana fısıldamalıyım
Kalbimin rahmindeki
Saklı kelimeleri
-Ki onlardır
Bizi yeni mevsimlere uyandıracak-
Saçlarının yeli 
Dağıttığında
Dağımızın doruklarındaki sisi
 
Ah
Kar yağarsa eğer
Çiçekler üşür…
Bu deniz üşür yüreğimi
Balkondan düşer örneğin
İçimdeki mistik
O senfoni susar
Ve bu eksik yaşam
Beni ölür
Kar yağarsa eğer…
 
Deyin bana biliciler
Deyin
Nedir ki hayat
Bir sevgiyi büyütmekten başka
 
İtirafa kodlandım bugün
Dokun ağlayacağın
Teninin ısısında buharlaşmazsa gövdem
Artık yağmayacağım
 
Geleceksen eğer
Gözlerine ışık
Sürün de gel…
 
Biliyorum, bir gün
Tam vaktinde
Çok sesli
Bir sükûtla geleceksin
İşte o zaman                                                                                                            
Bu firari şair
Yeniden fışkıracak küllerinden
 
Ey sevgili
Hatırla
Şaha kalkmış
Dünyeviliktir demiştim
Mistisizm için
Mümkün kılar
Diyalektik akıl…
Ne olur
Şimdi ve burada gel
Güpegündüz gel
 
Sen yokken
Kalbimin ağrıyan yanısın
Sen varsın
Gönlüm kıpır, kıpır
 
Pusulasız sorular
Geçiriyorum aklımdan
Kim diyebilir ki paşa gönlüme
Neden
Durup dururken neden
Bu Ocak soğuğunda
Çiçeklerden Gelincik
Rüyama giren…
 
Yerdeki ay
Gökteki ayı izlerken, büyülenerek
Kim bilir
Hangi davet kışkırtır bizi
Adı konmamış yolculuklara
 
Okyanustum
Bir damlada boğuldum
 
N’olur bir bahane ver bana
Yoksa vazgeçecek yorgun kollarım
Kürek çekmekten
Başka kıyılara sürüklenecek kayığım yoksa
 
Veda vakti gelmişse eğer
Çare yok
Duracak akan zaman
Muhatapsız kalacak
Müzik halindeki söz
Papatya solacak
Silikleşecek gövdemdeki gölgen
Ve ben seni hep
Teşekkürle anacağım.
 
Gittin
Gitmiştin zaten…
Bir akşam yemeğinde
Veda ritüelleriyle
Göçtü sevi kuşlarım
 
Hala dilimde
Çekilen dişinden damıttığım
Özlem şarabının kekre tadı
Artık yarım kalmış
Bir hikâyeyiz
Buruk ve esrik…
 
Biz var mıydık?
Martıları dansa çağıran
O bakışlar var mıydı?
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir