AFRANUR KARABAŞ
Miras
Nasıl başlayacağını bilmezsin ama yeter artık bir yerden başlamalıyım demek için başlarsın. Rahatlamak, nefes almak, bulunduğun, sıyrılmak istediğin fakat kurtulamadığın kaos ortamından kaçamak olarak kullandığın başlangıç, işte o nokta senin bilinmezin gibi görülürken aslında çizgide görülmeyen yerdir. Aynı çocukluğun gibi, böyle büyümemiş miydin sende küçüklüğünde?
Çizgideki görülmeyen kısma hayran kalarak, kaba tabirle âşık olarak. Nasıl adım atacaktık çocukken, rol model aldığımız beşerin gibi mi, onun verdiği öğüt gibi mi? Öğüt neydi? Yaptıklarımı değil, dediklerimi uygula, buydu tek öğüt, bütün çocukluk. Hayat felsefemdi, tek farkla cevap gelirdi ama sorular doğmazdı. Oysa lisede derste hoca anlatırken kümülatif deyince eşittir felsefe. Yığılan lakin cevapsızlara soru arayan. Benim felsefem böyle olmamıştı. Çocukluğum o, o ise bana çok yabancıydı, gel dediğim halde benden kaçmıştı. Bunları beyaz sayfalara yazarken ellerim dahi benden kaçardı. Bedenim bile öğüdü kavramıştı ama gel gör ki beynim o bu olanları kabul etmiyordu.
O an anlamıştım felsefeyi, rol model yok, isteyen ortaya atsın sorusunu. Biri perdesini aralayıp cevap verir sana elbet, görmemezlikten gelmezler seni, korkma derdim ta ki gerçeklerle yüzleşene kadar. Onlar cevap vermek yerine o perdelerin arkasına saklandılar. Saklanmayanlarda seni başka yöne sürdüler. Bunu geç anladım ama anladım.
Bunları yazarken üniversitede hocamın dediği aklıma geldi, “Kaç yaşında olursan ol evlat, kendinle otur konuş. Ömrümü bunun gibi bir eylemle harcayamam deme. Kendinle iç muhasebe yapmayacaksın, fatura ödemeyeceksin. Kendini sevdiğini ve en büyük rolün sende olduğunu bileceksin. Bunu bilirsen evlat, asla diğer oyuncunun repliklerine, bakmayacaksın!”
Bu sözlerle ayakta kaldım ben, evlat. Eğer bu sözleri okuyorsan ben gitmişim, sen ise benim mavi kapaklı üstünde ‘Çocukluk Umudum’ yazılı günlüğüme kavuşmuşsun demektir. Şimdi diyeceksin babam neden bunu bana miras bıraktı, diğer evlatlarına maddi destek olurken bana ne için eski mavi kapaklı? Çünkü değer bilirdin bu sebepten sen. Dikkatli okuduysan ki okumuşsundur, fark etmişsindir. Üniversite demişim evlat ben hiç üniversite görmedim ki. Senin gibi ben de hep babamı hoca bellemiştim. O ne de dese “ Tabi hocam” derdim. Onun bana ilkokulda aldığı deftere hep onun sözlerini yazardım. Tıpkı senin beni günlüğüne tek sırdaşım diye anlattığın gibi. Ben de senin günlüğünü okudum evlat, tek farkla sen benim emrimle, bense senin rızan olmadan. Tek sırdaşını affet evlat. Kendinle hep otur konuş!
Tek Sırdaşın.