Nacer Khemir’in
Muhyiddin İçin Arayış
Filmi
Nacer Khemir: Batılı bir yaklaşımın bizim tarihimizi sildiğini fark ettim



"İmaj fabrikalardan daha önemli"
Müslümanların imaj sorununa fazla önem göstermediğine dikkati çeken Khemir, şöyle devam etti:



Muhyiddin İbn-i Arabi filminde 6 dil konuşuluyor

Khemir, tasavvuf içerikli çalışmalar yaptığını anlatarak, tasavvufun, insanın bütün gerçekliği bilmesinin imkansızlığını gösteren bir şey olduğu değerlendirmesini yaptı.

Khemir, farklı ülkelerde geçen ve 6 dil konuşulan bir film çektiğinin altını çizerek, "Çekimleri Yemen, Tunus, Şam, Konya, İstanbul, Bursa, İspanya, Fransa, New York, İngiltere'de yaptık. Muhyiddin İbn-i Arabi'yi anlatmanın en iyi yolunun onu sevenlerle konuşmak olduğunu düşündüm. İspanya'da doğmuş bir İspanyol'un veya Oxofrd'lu bir İngiliz'in Muhyiddin İbn-i Arabi'yi neden sevdiğini öğrenmek ilginç." şeklinde konuştu.


Son film Müslüman dünyasının kaybettiklerini konu ediniyor
Nacer Khemir, Avrupa'da sömürgecilik zihniyetinin hala var olduğu yorumunu yaparak, "Batıya karşı dik durmayı başaran ülkelerin en önde gideni Türkiye. Coğrafi güce sahip bir ülke. İslam'ın başarısı Türkiye'ye bağlı. Dünyada adaleti savaşla sağlayacağını düşünenler var. DEAŞ'ın yolunda olanlar bir çıkmazdalar ve ölüme gidiyorlar. İslam silahla değil ticaret ve diyalogla yaygınlaştı. Bu tarihi bir gerçek." sözlerine yer verdi.
Bilinçli bir neslin ancak eğitimle yetiştirilebileceğini ve bunun için de bir "Medeniyet Okulu" açılması gerektiğini belirten Khemir, şu ifadeleri kullandı:
"Bu okul, karşılaştığı sorunlara çözüm üretebilen entelektüel bir nesil yetiştirecek. Üretken bir okul olmalı ve gençler oradan dünyaya cevap versin. Burada sosyal, siyasi ve entelektüel anlamda bir sorumluluk var. Kötü gidişi düzeltebilmek, coğrafyayı yeniden çizmek gerekiyor. Bu sorunla ilgilenmezsek, bazı şeylere cevap veremeyiz. Daha korkunç olan, bir genç yaşadığı ülkede eğitim almazsa, o ülkenin düşmanı haline gelebiliyor."
Yönetmen, son olarak geçen yıl Müslüman dünyasının neler kaybettiğiyle alakalı yeni bir sinema filmi çektiğini anımsatarak, "Gençlerin iki kaybı var. Geçmiş ve gelecek. Gelecek bizi bazı yönlere götürüyor ama onun kaybedilmesinden çok korkuyorum. Peki gençliği kurtarmak için bu yönü değiştirebilir miyiz? Şimdiki nesil bir şeyler yapabilmek için önceki nesilden daha fazla para harcıyor." diye konuştu.
Senaryosunu da yazdığı "Whispering Sands" isimli filmde, Bab'Aziz'in de müziklerini yapan Armand Amar'la çalıştıkları bilgisini veren Khemir, "Filmde birkaç oyuncu haricinde köylü insanlar oynadı. Film Doğu dünyasını anlatıyor ama aslında doğrudan İslamı anlatmıyor. Küçük tasavvufi hikâyeler var. Filmde aslında birçok hikâye var ve yönetmenin doğrudan iradesiyle oluşan bir film değil. Hikâyelerin kendiliğinden aktığı bir film oldu." sözlerini kullandı.
Nacer Khemir, "Whispering Sands" filminin konusunu ise şöyle açıkladı:
"Arap asıllı Kanadalı bir kadın bir yolculuğa çıkar ve Tunus çölünde bir yeri bulması için ona yardım etmek üzere bir rehber tutar. Kadına sırrını açıklatmak için rehber ona çocukluğundan ilham aldığı Sufi hikâyeleri anlatır. Çölün ortasına geldiklerinde kadın yolculuğunun sebebini açıklar. Gamsız rehber yolculuk sırasında çocuklarının ülkeyi terk ettiğini öğrenir. Ölümcül bir gelecekle yüzleşmeden önce oğullarını yakalamalıdır."