Ne Var ki Ölmüşüm

MEHMET SAİT YAKUT
Ne Var ki Ölmüşüm
 
önce ruhum sarardı; son yaz rüzgarlarından
saçlarım ağardı sonra,
kurtarıp başımı gömdüğüm yastıkaltından
uzak iklim düşlerine sürüdüm
potporik acılarla tütsüledim tenimi
beni cinnet
beni panik
beni şiddet
kuşatıyor sevgilim
olur olmaz bağırışlar arasında
duvarını aşan bir ses oluyor fısıltın
ürküyorum, duyduğum ağlamaklı bir ses kendimden
ve katarlar geçiyor uzaklardan
görebildiğim,
taşıdığı ne varsa sana ait
bir rüzgar yalıyor alnımı sonra sıcacık
yönü hep yere dönük levhaların
tiksiniyorum yol gösteren işaretlerden
 
-İptida ruhuma bir sefer başlatılmış
Ellerim bir azizeyi taşlıyor hiç nedensiz
Ve gözyaşı kezzaptır düştüğü yeri yakan
Ağlarken çürüyorum ellerim kurutulmuş
 
Yakılan bir belge, yok olan bir tarih gibiyim
Güncel kahpelikler sorguluyor ömrümü
Tanrıdan sızdırılmış delillerle mahkum
Elinde bir kitapla çarmıhta Mesih gibiyim-
 
yıldırımlar kamçılıyor boynumu
yırtık kahkahalarla tepiliyor ölümüm
beni ateş
beni azap
beni kahır
doyuruyor sevgilim
başım,
dibek taşlarında tokaçlanıyor
bir inip bir kalkan balyozların altında
aklım keyfe keder kurulu bir mancınıkta
ve katarlar geçiyor uzaklardan
görebildiğim
götürdüğü ne varsa benden başka
klaksonlar, siren sesleri sonra
izlediğim levhalardan
vardığım yere baktım
ne var ki ölmüşüm oracıkta…
 
 
_____________________________________________________________________
Mehmet Sait Yakut’u Rahmetle ve Özlemle Anıyoruz / Asanatlar
 
 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir