LEYLA KARATAŞ
Nerdesin Söyle Nerde Ah Güzel İstanbul’um
Sevgimi zulasına gizledi sırlı dağlar
ve sonra doğru neydi neredeydi bilmeden
içimdeki yağmura sığındı kor damlalar
Şimdi toprak anaya çekip gitsem kim anlar
kim anlar yağmurumun hüzünle yağdığını
kahreder mi dünyayı ardım sıra kalanlar
Yalnız içli bir gülüş kalacak anımsanan
ve kuşkanatlarında bir özgürlük duruşu
bir sevgi dokunuşu gül tene kıyamayan
Nerden bilsinler gülün soluşunu sevmeden
açarken kapısını ölüm ardına kadar
hesapsız ve kitapsız acıtır köhne düzen
Bu düzen, delikanlı yürekleri dağlayan
hançer yarası gibi bir soğuk yanaklarda
her şey donar ne gülen kalır ne de ağlayan
Yumruk gibi dizilir boğaza kelimeler
anıların kokusu üstünde hırkaların
asılı kalır solgun duvarda elbiseler
Bakarken karanfiller eski bir fotoğraftan
hayatın yas tutuşu gibi bakarken güller
hüznü yansır camlara günlerin her taraftan
Can kahrederken katil kullarına düzenin
kararırken öfkeden umut yüklü ufuklar
akmaz olur suları yürekteki gözenin
Bulutlar kara yine karasevda neylesin
deniz maviliğinden utanır gizli gizli
hava garip can garip nasıl türkü söylesin
Artık kendi içine dönmüş tüm mutluluklar
kız kulesi çekingen sorarken martıları
tufandan arta kalmış gibi bütün yokluklar
Karıştı deniz ve kum karıştı sağım solum
ve içine gömüldü o hiç ölmeyen canlar
nerdesin söyle nerde ah güzel İstanbul’um