SELİM ERDOĞAN
Ört Üstüme Ölümü
Perde açılır ve başlardı sekerat
Kasıklarımızda titreme
Dilimizde kekremsi bir tat
Koygun bir hikâyeden doğardık
Kepir yüzümüzde yağmur yerine
Kan süzülürdü ossaat
Elimizde peşkir
Gözümüzde bağ
Ölürdük ama fiyakalı ölürdük
Ölürdük ama öldürür gibi ölürdük
Ne kimseye minnetimiz olurdu
Ne de sırtımızda şilek
Kudüslü bir çocuk nasılsa o kaa
Tıpkı bir kelebek gibi, o kaa kısa
Varsın o rahmin kahırla
Çatlasın senin ey dünya
Hayat omuzlarımıza birkaç
Saka kuşunu kondururken
Acırdı da birden gövdem
Kimseler bilmezdi, hiç kimse
Oysa ben çocukken geceyi
Üzerime örterek üşürdüm anne
İşe bak ki sen
Beni, uluorta ölecek
Sokak kedileri bulurdu ancak
Bulurdu cama çarpan
Göğ rengi o kuşlarla
Günlerden yevmün nekbet
Acısını kendine taşıyan puset
Ellerimde tahtadan sapan
Yüreğimdeyse şehadet
Öyle işte
Gök gürülder biz ölürüz
Yağmur yağar biz ölürüz
Sabah olur biz ölürüz
Hepimiz bir filikadayız
Yaşlanmaktan utananlarla
Yağız atlarımızı
Irmakları yutan obruka süreriz
Yüzümüzde sıraca izleriyle
Birden geldik, Bire gideriz
Halbuse
Dün gelmiştik daha
Üzerimizde gri bir gök yerine
Rüzgâr kaldırmasın diye taşlarla
Eski bir gazete sayfası
O an bardaktan boşalan bir iman
Bir ömrün izleri itinayla silinirdi
Yağmur yerine birden
Kan süzülürdü yüzümüzden
Bu yüzden
Bu yüzden yine bekleriz seni
Ey ölüm!
Yine bekleriz.
_______________
Hece dergisi Nisan 2018 sayısı