İPEK ACAR SERT
Özlemin Sedası
Hasret, ancak vuslatla nihayet bulur. Peki, vuslat olmayacaksa, firkat ebedîyse nasıl dinecek hazan yağmurları, nasıl dinecek hicran gözyaşları?
Sevdiklerimize kavuşmak ahirete kaldığı zaman "özlem"in gerçek manasına vasıl oluyor insan.
Kalbin ebediyete derin bir acı ve dualarla uğurladığı sevdikleri, kıymetini bilmeden yitirdiği sağlığı, kayan yıldız gibi geçip giden ömrü geri gelmeyecek. Binaenaleyh, yürek ve beden; belki bitap düşecek, yeise bürünecek, buhrana tutulacak. Bir dem sonra bu ahvallerin kendine ve yakınlarına zarar verdiğine, Rabbin de bu tutumlardan hoşnut olmayacağına kani olan inançlı kalp; yazgının gölgesinde kayıplarının elem ve özlemiyle yaşamaya alışacak şikâyet etmeden inayet Sahibine sığınarak.
Sevdiklerine emrihak vaki olduğu zaman ayrılık acısının nârıyla yanan ihlaslı yürekleri imtihan eyleyen Mevla, sabra tevekkülle yaslanan kullarına firkatin, yitimlerin ve hasretin elemli suretini tanıttığı gibi metanetin ve sabrın huzurlu çehresini lütfediyor.
Ezelî takdiri şikâyetsiz yaşayan, itikadı pek olan ızdıraplı kalp; hüzün yağmurlarıyla ıslandığı gecenin sabahında semaya tebessüm eden gökkuşağının gamzesinde, güneşin şefkatiyle ısınırken buluyor kendini. Huzur ikliminin rayihasıyla toprağa dokunuyor, yeni umutlara başaklar serpiyor. Ebediyete huzurlu erişme arzusuyla derin bir şükür nefesi çekiyor -kedere de dahil- yaşama sımsıkı sarılıyor.
Mevla'ya teslimiyeti, ızdırabını unutturmuyor ama mücadele edip acıya yenik düşmemeyi, yakınmamayı ve mukadderattan razı olmayı öğretiyor.
İmtihanın meşakkatli yollarını aşmak, her kula nasip olmuyor.
Ey kâri;
itikat, umut, tevekkül ve teslimiyet olmazsa nasıl çıkarız gölgelerden aydınlığa?
Her defasında olduğu gibi İpek Hanım bu defa da kalbimizin tellerini titretmeyi başarıyor, düşündürüyor…
Maşallah İpek hanım diğer yazılarınız gibi buda çok dokunaklı ve sıcak Başarılarınızın devamını diliyorum ..