İLKNUR İŞCAN KAYA
Özlenen Yürek
Tiryaki edici bir yalnızlık
Sarar suskun gemilerin
Tenha sularla yoğurduğu acı havayı.
Yosun kokusu tüten, iki tarafı kapalı koridoru
Adımlar hep gece…
Tekrar gece…
Savrulmaz üzerinde küçük bir karınca bile
Gidemez döşediği derin mazgalları aşarak
İmrendiği güce…
Geçer önüne
Kendini kaybetmiş halatların
Kopuk/ince/okyanusa düşürdüğü dertlerine sahip çıkan
Demir kazığa bağlı yıldızları seke seke
Yoldaş kıldığı
Kırık omurgalı öykünmesine acır…
Aralanır ellerini uzattığı anda
Donduran kabulsüzlük / sitem süzülür taşlardan
Kimi pembe, kimi tozlanan acı bekleyiş
Dileklere yüklenir
Özleyiş yüreğe…
Raflarına koyduğu sevgilerin tozlaşan çiçekleri açar
Bitince
Kara gece…