HAYRETTİN TAYLAN
Papatya Saatimsin Şehrinaz
kendimi yakaladığım bir yaranın eczasındaydı arayış ilacım
kendimi yaraladığım bir yaranın ilacındaydı iyilerimle iyileşmek
kendimi kokladığım gül bayramında uçar fecrimin bülbülü
kendimi bulduğum vahdet kapısında açılır bahtımın geleceği
kendimi geçemediğim çanakkale geçilmezliğinde geçtim sevdana
her yaprağı yaralı papatyanın tarihi şuuruyum
nefsimin düşmanları geri çekildi
çanakkale’ye yaralı giden ve yaralı dönen aşkın istinadıyım şehrinaz
yüzyıllık bir yara gibi tüm güzellerin eşkali gibi kaldın şehrinaz
seviyorum seni anadolu gibi
seviyorum seni medine gibi
seviyorum seni kendim gibi şehrinaz
2…
papatyaların kopuş sahnesinde melodramların bekleşir
seviyordu
aklediyordu gönlümde nakledenleri
papatyanın son yaprağına yazılıydı diyemediklerinin sırrı
sevgi, rabbin duyu resitalidir
seviyordum, yetmiş dilde, yetişmiş gönlümle
bekliyordum, merhametin yedi kapısında gönlümle
sızıyordum, hikmetin diriliş okyanusuna gönlümle
3…
özüm, sözüm, ruhum, sakallarım, saçlarım papatya beyazıydı
dilsiz çocukların meralarında yetişirdi papatyamsı meramlarım
unutulu bir sevmenin tabiat gözlerinde damlıyordu gelemeyişin
vurgulu bir öznenin öznesinde ıslanıyordu vicdanımın öznesi
sorgulu bir ömrün cümlesinde yaşlanıyordu cemalimin öz/nesi
ölçüsüz bir insanlığın ortasında menfaate bizanstı herkesleşenler
sonuçsuz bir adımın orta/doğusunda rezervi tükenmezdi nefsin
bu yüzden, siniyordum senden o’nun ummanına şehrinaz
4..
bedrin aslanı gibi hoşu ve koşunun bitmediği gelişlerdeyim
nefsin canavarı gibi her yerde, her yarde tükenişlerden arınarak geldim
aslıma asım, ruhuma refik, hakikate hikmet yolcusu gibi
suyu berraklık, maviye mavilik, sonsuza sonsuzluk, sana sensizliği kattım
artık, kendim gibi kendime gidiş gibi kendimdeyim şehrinaz
artık, papatya saatimin her yaprağında seviyor yazgılı
artık, sevmenin geçmiş zaman beyazıyım
artık, sevmenin kopuşuna aşk beyazıyım şehrinaz