Pervaneyim kendi döngümde. Kora döndü yüreğim, kendi ateşini körükledikçe. Küllerimden aşk ile sıyrılacaktı ruhum. Âzad ettikçe ateş, aşk düşecekti yüreğime. Hâlâ ateşle dans ederken yüreğim bilmem kaç zaman sonra buluşacaktı hasreti ile. Vuslatın zorlu doğuşuydu ateşten yüreğime.
Ellerimle her uzanışımda ve her başımı düşürdüğümde toprağa, havada kalan ellerimle gözyaşlarıma esir düştüm. Sancılı bir yolculuğun kırık gönlüme bıraktığı hasretin her zerremde izi kalmıştı. Sen, beklediğin güzelliği görmeyince sessizce bıraktın olduğum yere. Belki ateşle ateş olacaktım gönlünde. Sen su olacaktın ömrümde. Ben suya hasret ömrümce, susuz ölünce…
Her ölüm, sessizliğine gök gürlemeleri bırakır. Bardaktan boşanırcasına, gök delinmişçesine yağmur taneleri düşer üzerine. .Ben ateşimle girerim toprağın altına, sen rahmetinle gelirsin toprağıma. Dudaklarım kurudu Allahım, su ol bana!