MEHMET ALİ BAL
Rafi İsm-i Şerifi
Rafi İsm-i Şerifi "(Mutlak manada) Dilediğini, aşağıdan yukarıya ve zilletten izzete yükselten, makam ve mertebesini yükselten, şeref veren, dostlarını yücelten; dilediğini aziz kılan, düşeni kaldıran, dereceleri artıran, rızkı çoğaltan" manasında Esma-ül Hüsna’dan bir isimdir. Kuran-ı Kerim’de isim olarak geçmemekle birlikte farklı kalıplarda ve şekillerde çok yerinde bulunmaktadır. İsimlerin ilk önce Zata (cc) mahsus oldukları düşünülürse, “Rafua/ yerfuu/ rif’aten, rifaaten” kalıbında olduğu gibi “Kadri ve şerefi yüksek olmak” manası önem kazanmaktadır. Bunun dışında aldığı ekleri yükseltme ve koruma ve inşa etme manasıyla kuşattığı dikkate alınırsa, diğer isimlerin ve sıfatların tecelli ve tezahürlerini de “Yükseltici, izzet ve şeref verici” manaları bulunmaktadır. Hatta Esmanın kendi iç mimarisindeki bu anlam ve işlevinin öncelik ve önem kazandığını söyleyebiliriz.
Kuran-ı Kerim’de Allah’ın (cc) bizatihi kendisi, kendisinin yüksekliğini, azametini anlatmaktadır. Bu aynı zamanda, ins ve cin topluluklarına da bir tespih, sena ve hamd ve tekbir kelimesi ve zikrinin öğretilmesidir. "O dereceleri yükselten Arş'ın sahibi Allah, o buluşma gününün (Kıyametin) dehşetini haber vermek için kullarından dilediği kimseye emrinden ruh (Melek) indiriyor" (Mü'min, 15). Allah (cc) kendisinin azametini, yüksekliğini anlatmak için keyfiyetini bilemediğimiz “Arşın sahibi ve derecelerin yükselticisi” olarak “Refîu ed derecâti zul arşi” mukaddes ifadelerini vahyetmiştir.
Allah’ın (cc) Zatına mahsus isimlerde ve sıfatlarda insan idraki için bir kıyaslama birimi olan ama derununa indikçe ancak hayret deryasına erişebildiğimiz azametli hakikatler vardır. Bu hakikatlerin en büyüğü de tevhit hakikatidir. Bu hakikat nazarında Zat-ı Rafi’nin (cc) kudretini bizim dünyevi ölçülerle kavramamız zordur. Zira dünyevi ölçüler yani nispi hakikatler sınırlıdırlar, varlıkları başka kaynaktan gelmektedir. Alt- üst, sağ ve sol, ön ve arka tabirlerini ele alalım; bu tabirler dünyevi ve nispi bir perspektifte anlamlı bir bütünlük oluştururlar. Hâlbuki bize göre üst tabir ettiğimiz gök ve alt tabir ettiğimiz yer “Yaratanın (cc) yüce katından indirilmişlerdir. Rahmet sahibi, Rahman olan Allah arş üzerinde sınırsız kudret ve iktidar makamında hükümranlığını kurmuştur”. Bu nispi hatları verilenler arasındakiler de bizim bilemeyeceğimiz kadar sonsuzluk dünyalarının içindekiler de Allah’a aittir, O’nundur.
Kuran-ı Kerim bu hakikatleri ne kadar da belagat ve ihtişamla anlatır: “Yeri ve yüce gökleri yaratanın katından, bölüm bölüm indirdik./ Rahmet sahibi, Rahman olan Allah Arş üzerinde, sınırsız kudret ve iktidar makamında hükümranlığını kurdu. / Bütün gökte olanlar, bütün arzdakiler, bütün bu ikisinin arasındakiler ve bütün yerin dibindekiler hep O’nundur” (Taha/ 4, 5, 6).
“Ve sema; onu yükseltti ve mizanı (Ölçüyü, ağırlığı ve çekim kuvvetlerinin dengesini) vazetti” (Rahman/ 5). Rafi İsm-i Şerifinin Kevni âlemde tecellisi bu şekilde icmal edilmiştir. Astrofizikçiler semanın yükseltilmesine değişik bilimsel gerçekler ve prensiplerle yaklaşmışlardır. Vakıa Rafi İsm-i şerifinin lügat manalarına da baktığımızda bu “Yükseltmenin” keyfiyeti çok kapsamlı görünmektedir.
Esma üzerinde çalışırken genel olarak yaptığımız gibi yine öncelikle lügatlere müracaat edeceğiz. Zira Arapçanın zenginliği içinde, kelimenin içerdiği anlamlar delalet ettiği hakikatin en azından zihnimizde mümkün olan en iyi şekilde anlaşılmasını sağlamaktadır.
“Rafea” fiili (Rafea/ raf’an eş-şey’e) kaldırmak manasındadır (Koymak fiilinin zıttı). Fiat yükseltmek; taşmak, nakletmek; yürümekte aşırı olmak, şiddetle yürümek, tabanı kaldırmak; birinin şerefini artırmak anlamları bulunmaktadır. Birini takdim etmek, sunmak; devenin süratini artırmak, “El- hadise” ekiyle kullanıldığında, sözü ilk söyleyicisine silsile olarak ulaştırmak; “Fil ardi” ekiyle yükseltmek; “Eş şey’e fil hizane” ekiyle saklamak, korumak; birbirinden değerli yerleri gezmek; “Raf’an, raf’anen ilel kadi” masdar ekiyle “Birini kadı vs.ye yargılaması için takdim etmek, “ile-l hâkim “ denildiğinde de “Birini hâkim veya valiye yakın etmek”; “Raf’an, rafaaten iz-zer’a” masdarıyla “Ekini biçtikten sonra harman yerine kaldırmak; “Rafua/ yerfuu/ rif’aten, rifaaten” olarak da “Kadri şerefi yüksek olmak”, aynı fiil çekimi ama “Rifa’aten” masdarıyla da yüksek sesli olmak; “Raffaa/ terfian” “kaldırmak”, “Fi advihi” ekiyle gittikçe fazlalaşarak koşmak, “Eş-şeye” mef’ulüyle “takdim etmek, sunmak”, “El- Kavme” takip ederse cenkte hasım tarafını meydandan sürüp uzaklaştırmak; “Raafea, muraafea” olarak “Yargılaması için hakime sunmak” anlamlarında görmekteyiz.
“İrtefea/ irtifaen eş- şey’e” Bir şeyi kaldırmak; “İrtefea eş- şey’e” “Yok olmak”, “Eş- şey’ü ala” Bir şey yukarı kalkmak, Yüksek olmak”; “öne geçmek, yüksek makama varmak”; “Teraffaa/ teraffuan ala” “Yüksek olmak, yükselmek”, “Anhu” ekiyle münezzeh olmak, “Terafaa, terafuan” “Dava açmak, ekine göre “Savunmak”, “Rafiatü/ revafiu –Çoğulu-“ “sırları ve haberleri ifşa eden her topluluk, kaldıraç” anlamlarında kullanılmaktadır. Bu listeyi daha uzatmak mümkünse de bu kadar ihtiyaca kâfi gelebilir. Dileyenler El- Mevarid’e (Mevlüt Sarı) bakabilirler.
Bir başka sözlükte (El- Maani) ise ilave anlamları görmekteyiz:
“Ref’a” ismi “İzale” manasındadır: Silme, ortadan kaldırma, kaldırma, bırakma, belirlenen bir şeyi bırakma üzerinde duran bir işlem. Yükseltme ve terfi manasında “Yükseltme eylemi, terfi, daha üst göreve atama anlamlarına gelmektedir. “Ta’liyye” yani yükseğe çıkartma anlam grubunda “Yükseltme eylemi, yükseğe çıkartma, aşağıdan yukarıya kadar taşıma, çok yükseğe çıkartma manalarında kullanılmaktadır. Bunun yanında bir aracı kaldırma manalarına gelmektedir. İsim olarak, “Ziyade” manasında yükseltmek, yukarı çıkartmak, arttırmak anlamında; “Tesyid” ismi başlığında “Tesis etmek, yerleştirmek, bina etmek, bina etme eylemi, dikme ve dikilme, erişme, kurum anlamlarında kullanılmaktadır.
“Ortadan kaldırma” başlığı altında “Bir başka yere taşımak için işgale edilmiş yerden çekilme, terk etmek, uzaklaştırmak, yok etmek manaları bulunmaktadır. “Rakka” Terfi ettirme başlığı altında “Daha yukarıya taşımak, inşa etmek, (Yukarı) kaldırmak, daha yükseğe koymak, üst göreve atamak, terfi ettirmek; “Zade” “Ziyadeleştirme, çoğaltma” fiili başlığı altında, çoğalmak, çoğaltmak, yükseltmek, daha yüksek kılmak, artırmak; “Alleye” “Çıkmak” fiili çerçevesinde yükselmek, dikmek, bina etmek, daha yükseğe taşımak, kaldırmak, gayretle dikmek, bayrağı çekmek, yelkenleri kaldırmak, yüksekliği artırmak, daha yüksek kılmak, çıkmak, daha gelişmiş bir yere taşınmak; “Şeyyede ve bena” erişmek, yükseltmek ve inşa etmek anlamlarında kullanılmaktadır.
Allah (cc) ismin manasının hakiki sahibi olarak yegâne mutlak yükseklik, izzet ve şeref sahibidir. Bu yükseklik diğer esmasını da kuşatmaktadır. Bütün isimleri en yüksek isimlerdir. Bütün tasarrufları en yüksek tasarruflardır. Rafi İsm-i Şerifinin Yegâne sahibi olan Rabbimiz “Yegâne yükselten ve alçaltandır”, “Ondan başka aziz kılan (Yükselten) ve zillete düşüren (Alçaltan) yoktur”: “De ki: Ey mülk ve hâkimiyet sahibi Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verir, dilediğinden onu çeker alırsın! Dilediğini aziz, dilediğini zelil kılarsın! Her türlü hayır yalnız Sen’in elindedir! Sen elbette her şeye kadirsin!”
Kadri ve şerefi mutlak yüksek olan Allah (cc) semayı da diğer esmasının tecellileriyle yükseltmiştir. Bu yükseltmenin mana ve ilmini ancak kendisi bilmekle birlikte, kullarından ilim sahiplerine de tefekkür ve akletmeyi lütfetmiştir. Bizim Rafi isminin manalarını okurken anladığımız gibi yükseltmenin içinde “Gökler âlemini bina etme, tesis etme, her bir gök cismini bir yörüngeye koyma, semanın derinliklerinden gelen tehlikeleri izale etme, yer ve gök ehlini tehlikelere karşı saklama ve koruma, bütün bu tasarruflarda bulunurken süratli olma, her varlıkta tevhidi mana içinde “Rafi” alameti koyma” gibi münezzeh ve mukaddes manalar bulunmaktadır. Allah (cc) yükselttiği semayı ve sema içindeki nizamı, yerdeki hayatı ve hayatın içinde oluştuğu evreni bina etmiştir, inşa etmiştir, yarattığı bu nizamı da korumuştur. O’na (cc) sonsuz hamd ve senalar olsun.
Allah (cc) kevni âlemde Rafi İsminin tecellileri yanında ins ve cin toplulukları içinde de Rafi isminin tecellilerini yaratmaktadır. Dilediklerini yükseltmekte, dilediklerini alçaltmakta (Hafid İsminin ve Muzil isminin tecellileri olarak), dilediklerinin rızıklarını bollaştırmakta dilediklerinin ve hikmeti iktiza ettiklerinin de rızıklarını darlaştırmaktadır. Bu tasarruflarını ve hükümlerini icra ederken her birini ayrı ayrı hikmetler ve değişik esmasının tecellileri gereği ayrı ayrı maslahatlar ve kanunlarla yaratmaktadır. Bunlardan bazılarına ilişkin kanunları ve maslahatları dilediği kullarına ilim, hikmet, marifet ve ibret olarak ihsan etmektedir.
Kadir ve şerefini yükselttiği toplulukların ve onların aziz meliklerinin izzet ve tasarrufları Rafi İsm-i Şerifinin tecellisiyledir. Zaten “Kuvvet ve üstünlük Allah’ın, Resulünün ve müminlerindir”: “Diyorlar ki, “(Eğer bu savaştan) Medine’ye bir dönersek kuvvet ve şerefi çok olan (bizler), zayıf ve düşük olanı (müminler topluluğunu) oradan çıkaracaktır. Hâlbuki kuvvet ve üstünlük Allah’ın, Resulünün ve müminlerindir; fakat münafıklar bilmezler” (Munafikun/8) . Yüksek olmanın, aziz olmanın tertibine bakılırsa, bunun bir sıralama değil, intisap ve ittiba (Uyma, tabi olma) ile olduğu anlaşılmaktadır. Mutlak izzet, yükseklik ve kuvvet sahibi Allah’tır (cc); sonra en fazla Allah’a ittiba eden Resulü (s.a.v) sonra da Allah’a ve Resul’üne ittiba eden müminlerdir.
Sonra da Allah (cc) o müminlerin vasıflarını buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah yakında öyle bir toplum getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler; müminlere karşı yumuşak, kâfirlere karşı da onurlu ve şiddetlidirler; Allah yolunda mücahede eder, hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. Bu, Allah'ın bir lütfudur, onu dilediğine verir. Allah, geniş ihsan sahibidir, her şeyi çok iyi bilendir” (Maide/ 54).
Muhammed (s.a.v) Allah'ın peygamberidir. O'nun beraberinde bulunanlar (Ashab-ı kiram), kâfirlere karşı çok şiddetli, kendi aralarında gayet merhametlidirler. Onları, rükû ve secde eder halde (namaz kılarken) Allah'tan sevap ve rıza istediklerini görürsün. Secde eserinden (çok namaz kılmaları yüzünden meydana gelen) nişanları yüzlerindedir… İşte onların Tevrat'taki vasıfları budur. İncil'deki vasıfları da şu: Onlar, filizini çıkarmış bir ekine benzerler. Derken o filizi kuvvetlendirmiş de kalınlaşmış, nihayet gövdeleri üzerinde doğrulup kalkmış; ekincilerin hoşuna gidiyor. (İşte Ashab-ı kiram da böyle olmuştur. Bidayette azlıktılar, sonra çoğalıp kuvvetlendiler ve güzel bir cemiyet meydana getirdiler). Bu teşbih, kâfirleri Ashab ile öfkelendirmek içindir. O iman edip salih ameller işleyenlere, (Ashaba), Allah bir mağfiret ve büyük bir mükâfat vaat etmiştir” (Fetih/ 29).
Her iki ayetin mealini tam olarak vermemiz, Müslümanların izzetli ve yüksek şerefte oluşlarının hangi konseptte verildiğinin anlaşılması içindir. Şöyle ki Allah (cc) Rafi isminin tecellisiyle müminleri üstün, şerefli, izzetli ve korunmuş kılarken, bu lütuflarını bazı kayıtlarla vermektedir. Mesela, müminlerin kâfirlere karşı izzetli ve şiddetli oluşlarıyla müminlere karşı merhametli ve yumuşak oluşları iki ayrı konu gibi görünüyorsa da birbirinin tamamlayıcısı hatta lazım-ı gayrı mufarıkı gibi de idrak edilebilir. Keza Peygamber Efendimizin bir hadisi şeriflerinde de bu hususa farklı kayıtlarla işaret edilmiştir: "Kendisine haksızlık yapılan bir kul, buna sabrederse, Allah onun izzet ve onurunu daha fazla artırır. Allah için alçak gönüllü olan kulu, Allah mutlaka yükseltir". Hatta İslam terbiyesinde yükseltilmiş duruşlar, yükseltilmiş müminler asıl mazhar oldukları başka yönlerden kıymet görürler. Mesela bir yerde “Allah’ın kalpleri kendisine yaklaştırarak yükselttiği, nefisleri kendisinden uzaklaştırarak alçalttığı” ifade edilmiştir.
Bu iç ve dış dengesi birçok hususta olduğu gibi Rafi İsminin tecellilerinde de mevcuttur. Bu açıdan, Aziz ve Yükseltilmiş kılınan önder Müslüman Milletlerinin ve Meliklerinin en önemli vasıflarının başında “Müminlere veya tebaalarına karşı şefkatleri, alçak gönüllü oluşları, merhametleri” kuvvetle vurgulanmıştır. Tarihimizdeki İslam sonrası Nasihatname ve Siyasetname kitaplarında bu hususlara fazlaca rastlamak mümkündür.
“Allah’ım bizleri ve İslam coğrafyasındaki milletleri ve bütün insanlığı kendine yaklaştır, kendine yükselt. Bizlere Sana yükselmek için ciddi gayret sarf eden kullarından kıl. Zihnen, hissen, ruhen ve daha birçok yönden bizleri Esmanın yüksek semasına yükselt. Senin marifetinde ve rızana erişmede hep yükselmeyi bize bir kendimizi gerçekleştirme ideali kıl. İşlerimizde, ilişkilerimizde, hayatımızda Rafi isminin tecellilerine mazhar eyle. Özellikle de İslam Coğrafyasındaki mazlum milletlerin derecelerini arttır, zalimlerinden zulümlerinden kurtar ve bir hastalık gibi toplumları kemiren fakirlik hastalığından koru, rızıklanma seviyesini yükselt ve çoğalt. Sonra kendilerini yükselttiğin başta Peygamberimiz (s.a.v) ve Ashabı gibi güzide insanlara ve topluluklara bahşettiğin gibi bize de tevazu, merhamet, yüksek derece ahlaki hasletler ve samimiyet nasip et. Âmin”.