MEHMET ALİ BAL
Saat Ütopyaları
Elbette ki saate dair asıl bildiğimiz insanın zamanı ölçme çabasıdır. Zamanın mevsimlerini bilme, zamanın getirdiklerini sınıflandırma, böylelikle yaşam için öngörülerde bulunabilme insan için temel ihtiyaç olmuştur. Takvimler, zaman atlasları, astroloji çizimleri ve saatler bu çabanın araçları olmuşlardır.
Saatler zamana dair araçlardan, en küçük zaman aralıklarını ölçen zarif, dakik ve insan sanatı ve zanaatı olanlarıdırlar. Zamanın mevsimlerini soyutlamak bir derece kolaydır. Zira her mevsimin doğasında somut, gözlemlenebilen ayırıcı özellikler mündemiçtir. Hatta bazı özellikler artık mevsimleriyle özdeşleşmiş durumdadırlar. Hiç zaman bilinci olmayan topluluklar bile iklimin değişiminden farklı bir zaman dilimine girdiklerini bilebilirler, en azından hissedebilirler. Ancak ölçümü ve bilinmesi daha ötesi bilincine varılması zor olan küçük zaman parçacıklarıdır. Bu adeta, çölde kum taneciklerinin, maddede kuantum parçacıklarının sayılması gibi bir şeydir. Hatta onlardan da farklılaşan yönü “Soyut” mahiyetinin olmasıdır. Saatler vasıtasıyla zaten soyut olan zaman parçacıkları ikinci bir kere daha soyutlanarak saat diliyle somut zaman birimlerine dönüştürülmektedirler.
Ancak bizim ütopyamız bu hikâye ile sınırlı değildir. Hatta bu hikâyenin tam tersi bir mana içermektedir. Zaman ve saat bağlamında özne ile nesnenin yer değiştirmesini mümkün kılmaktadır. “Muharrik hangisidir?” sorusuna çarpıcı bir cevap getirmektedir.
Acaba diyorum, saatler zamanı ölçen araçlar olmaktan çıkarak, zamanı belirleyen, yöneten olmayı başarabilirler mi? Hâlihazırda saat zamana bağlı iken aksi bir durum söz konusu olabilir mi? Saatler yoluyla zamanı genişletip daraltmak mümkün olabilir mi? Böylelikle zamanı en iyi yoğurma, dönüştürme kapasitesine sahip üstün saatlerden söz edilebilir mi? Şüphesiz bu bir saat ütopyasıdır. Hayali tasarımı bile sıkıntılıdır.
Evet, asıl olan İlahi takvimdir. Sünnetullah’tır. İç içe geçmiş sonsuz kere sonsuz zaman dairelerinin mutlak sahibi, yaratıcısı, tasarruf edeni Allah’tır. Zamanı O daraltır (Kabz) ve O genişletir (Bast). Zaman dilimlerine baharı, hayatı, kudreti O serer (Yuhyi), sonra da zamanın göğsünde yeşeren hayatları O öldürür, söndürür (Yumit).
Ancak seçilmiş kullarına bazen zamanı idrak nimeti verdiği gibi belki beşeri çerçevedeki zamanı da yönetmeyi lütfedebilir. Öyle ki bizim saat ütopyası da bir anlamda gerçekleşebilir. Zaman uygarlığının (Hangi dönemde ve hangi coğrafyada bulunduğu ve keyfiyeti örtülü) insanları belki zamana hükmeden saatler tasarlayabilirler. Bu saatler sayesinde zamanın dilimleri genişletilebilir, uzatılabilir. Zamanın mevsimlerini değiştirmeksizin çetin mevsimler kısaltılabilir. Bahar, gün gün daha uzun hissettirilebilir. Belki hayat gibi asıl olan ve hayatın öbür yüzü ölüm gerçeğini yadsımaksızın hayatımızın kuytu köşelerinde ömrü uzatacak uzaydaki “Kara Deliklerden” mülhem zamanın “Beyaz Delikleri” keşfedilebilir. Zamanın adeta o girdap halini almış düğüm noktalarından esrara doğru yolculuk başlatılabilir…
Ebette biliyorum ki, en uzak ufuklarına değin bütün bu düşlediğim, tasvir ettiğim dünya “Saatlerin Ütopyaları” bahsinde yer alabilir. Hâlbuki saatlerin anlamı, hakikati, zarafeti, kutsiyeti ve çağrışımları merkezinde bir süredir yaptığımız fikri ve hayali seyahat en az bu ütopya kadar esrarengiz ve çarpıcı değil midir? Bu işin içerisinde olan ve bu satırların hayatını kendine hayat yapan biri olarak itiraf etmeliyim ki, sihirli saat dünyasını, bütün yönleriyle zaman olgusunu her geçen gün ben de farklı algılıyorum. Yani saygıdeğer dostlar rüyamız deviniyor, hayallerimiz yeşeriyor, ucu bucağı bilinemez bir dünyanın güzelliklerine dalıyoruz.
Ben bu hayali seyahati her gün yapıyorum. Her biri bir akıl harikası, zarafet ve tezyinat abidesi saatleri incelerken, saat dünyasının da ötesine ulaşan düşünce ve hayallere gelip gidiyorum.
Diğer yandan belki de sadece zamanı ölçer diye veya lüks aksesuar diye bildiğimiz saatler vesilesiyle zamanın esrarengiz bahar bahçeleri veya sır yataklarını keşfediyoruzdur, kim bilir?
____________________