Sabret, Yağmurlar Kapıda…

MUSTAFA ORAL
Sabret, Yağmurlar Kapıda…
 
Bazen güneş çekilir. Her yer kararır.
 
Sıkıntılar her yanını sarar. Kalbini kapkara bulutlar kaplar. İçinde şimşekler çakar. Korku ve tedirginliğin arttıkça artar.
 
Kendini yalnız ve çaresiz istersin. Sarılacak yürek, sığınacak liman ararsın.  Derdine dost, acına arkadaş bulamazsın.
 
Bütün kapılar üzerine kapanır. İçine kapandıkça kapanırsın. Dünyadan soğudukça soğursun. İnsanların bu kadar acımasız, dostların vefasız olabileceğini hiç düşünmemişsindir.
 
Hiçbir söz kalbine işlemez. Gözlerinden bir katre yaş gelmez. Dilinden dualar geçmez. Sustukça susarsın. Bir çıkış yolu ararsın, bulamazsın.
 
Kıyamet koptu kopacaktır. Hâlbuki bir parça güneş, bir damla yağmur, bir sıcak gülümseme seni mutlu etmeye yetecektir. 
 
Çaresizce güneşin doğmasını beklersin. İçten içe yalvarırsın.
“Ya Rabbi! Kutuplarda kaldım, üşüyorum. Karanlıklarda kaldım, korkuyorum. Nerede kaldı güneş! …”
 
Tam her şey bitti derken Rabbin ‘Yettim.’ der. Bulutlar çözülür. Yağmurlar yağar. Arkasından gökkuşağı açar. Yüzün rengini bulur. Kalbin gökkuşağı gibi rengârenk olur…
 
İşte bu bakışlar bulutun arkasındaki güneşi, şimşeğin arkasındaki yağmuru, hüznün arkasındaki mutluluğu anlatıyor. Büyük hüzünleri küçük mutluluklarla gideriyor. Ağaçlar, çiçekler, çocuklar, anneler, babalar, evler, evlilikler, dost, çay, kahve, dua, deniz ve gözyaşının dilinden aşkı anlatıp gönül yarasını tedavi ediyor:
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir